Abdurrahman Akyüz’ün başkenvekilliğini yaptığı Türkiye Wushu Federasyonu, yeni skandallarla bir kez daha gündeme yerleşti. Geçtiğimiz günlerde Akyüz’ün kendi kızı, talimatlara aykırı olduğu halde müsabakalara hem sporcu hem de hakem olarak katılmış ve annesinin de üyesi olduğu bu hakem heyeti tarafından müsabakalarda “birinci” seçilmişti. İzleyen günlerde, sporun doğasına düpedüz aykırı olan bu haksız kazanımın perde arkasında daha da karanlık oyunların oynanmakta olduğu ortaya çıktı: Gençlerimizin spor yaparak ve birbirleriyle rekabet ederek bedenen sağlıklı duruma gelmelerini amaçlayan masum bir spor dalının mini bir “şeriat” laboratuvarına ve “cihat” karargâhına dönüşeceğini kim bilebilirdi? Süreci izleyelim:
2018’de Moskova’da yapılan Avrupa Wushu Şampiyonasında söz konusu Federasyon, kadın sporculara türban takma zorunluluğu getiriyor. Gençlerimiz hem yabancı rakipleriyle hem de çağdaşlığa yabancı bu bağnaz zihniyetle mücadele etmek zorunda kalıyor. Ayrıca kadın hakemlere vücut hatlarını belli etmeyecek kıyafetler ve erkeklere de diz altı tayt giymeleri konusunda mobing yapılıyor. Getirilen bir diğer zorunluluksa namaz kılmaları. Hatta iddialara göre başkanvekili Akyüz, namaz kılmak istemeyen bir sporcuyu, “Arkadaşlarını da kendin gibi beynamaz yapıyorsun” diye uyarıyor. Avrupa şampiyonu olan Sadık Pehlivan bu nedenle dışlanıyor ve birçok yaptırıma maruz kalıyor.
Yine bir diğer skandal da, Federasyon Başkanvekili Akyüz’ün düzenlediği kurala göre, birbirlerine “nikâh düştükleri” gerekçesiyle erkek sporcuların köşesinde kadın, kadın sporcuların köşesinde de erkek antrenörün yer almaması. Devam edelim…
Akyüz’ün talimatları doğrultusunda turnuvaların sabah seanslarına ilahi ile başlanıyor. Üstelik buna ilahi de denemez; içeriğinde cihatçı bir propagandanın yer aldığı bu “şarkı”, kendi devleti tarafından terörist ilan edilmiş siyasal İslamcı bir hareketin öncülerinden Seyyid Kutub’un yazdığı bir şiirin, “erkek, ölü eşiyle altı saat daha cinsel ilişkiye girebilir” fetvasını yasalaştırmak isteyen Mursi için bestelenmiş hali. İşin daha da vahim tarafı, söz konusu spor dalının bünyesinde yer alan birinin iddiasına göre Akyüz’ün amacını gizlemiyor olması: “Bizim amacımız spor yapmak değil cihat.”
Bir spor kurumunu bile kadrolaşma ve rant için kullanıp dini bir propaganda aracı haline getirmek, karanlığı dört koldan yaymayı ilke edinmiş bir zihniyetin ne ilk ne de son eylemidir. Her adil yarışmada söylenecek tek bir söz vardır: “İyi olan kazansın!” O yüzden “siz” kazanamayacaksınız.