Ayasofya meselesine özellikle Ortodoks dünyasından gelen tepkiler sürüyor. Geçtiğimiz hafta Sofya’da, Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesini protesto etmek amacıyla bir gösteri düzenlendi. Ayrıca Bulgaristan Meclisinde yer alan sağcı Bulgar Ulusal Hareketi (İng. IMRO)* partisinin gençlik kolu olan Ulusal Gençlik Komitesi, ülkenin başkenti Sofya’nın merkezinde yer alan Banyabaşı Cami’nin müzeye dönüştürülmesini öneren yazılı bir açıklama yaptı. IMRO Ulusal Gençlik Komitesinin web sitesinden yaptığı 27 Temmuz tarihli açıklamada, 16. yüzyılda inşa edilen ve Sofya’nın tek işlevsel camisi olan Banyabaşı Cami’nin müzeye dönüştürülmesi talep edildi: “İstanbul’un merkezinde müze statüsünde bulunan bir Hristiyan tapınağı için yer yoksa, Sofya’nın merkezinde de faal bir cami için yer yoktur.”
Söz konusu açıklamada, Erdoğan’ın emelinin halifelik olduğu da iddia edildi: “Erdoğan bu eylemleriyle Türkiye’nin laik ülke olmayı reddettiğini ve Avrupa medeniyetinde kendine yer aramak yerine Müslüman medeniyetinde lider olmayı tercih ettiğini açıklıyor. Bu, ülkenin laik değil dini olacağı yönünde net bir beyannamedir…. Bu eylem, Türkiye cumhurbaşkanının niyetlerinin açık bir sembolüdür. Dini köktenciliği, Osmanlı İmparatorluğu’nun en acımasız sultanlarını, özellikle de I. Selim Yavuz’u andırıyor. Erdoğan da kendisi gibi Türkiye’yi Müslüman dünyasının merkezi yapmayı arzulamaktadır. Ayasofya’nın Mekke ve Medine’de bulunan camilerin yanındaki sembolik düzeni, Türkiye Cumhurbaşkanının sadece bir Osmanlı sultanı olmak istemediğini gösteren bir eylemdir. Tüm Müslüman aleminin halifesi olmayı amaçlıyor.”
Bulgaristan Meclisi Başkan Yardımcısı ve sağ popülist parti Volya’nın lideri Veselin Mareşki ise, “Ortodoks Hristiyanlar olarak, tüm Hıristiyan alemine yönelik bu provokasyona karşı kayıtsız kalamayız.” diyerek, komşu ülke Türkiye’nin eylemlerine göz yumulmaması gerektiğini belirtti.
* 2017 yılından beri Bulgaristan Savunma Bakanı olarak görev yapan IMRO partisi başkanı Krasimir Karakachanov, 2016’da kendi milliyetçi partisi dahil Bulgaristan’ın diğer iki milliyetçi partisiyle koalisyon yaparak girdiği cumhurbaşkanlığı yarışını üçüncülükle bitirmişti.