Dünyada umut verici güzel şeyler de olmuyor değil. Bir dini yönetim daha, halkının koşarak laikliğe dönmesiyle son bulacak gibi görünüyor. Sudan’da 30 yıllık diktatör Ömer el Beşir’in, halkın isyanı üzerine görevinden alınmasının ardından kurulan geçiş hükümeti, din ve devlet işlerini birbirinden ayırarak laik yönetime geçme kararı verdi. Geçiş hükümetinin başbakanı Abdallah Hamdok ve Sudan Kurtuluş Hareketi – Kuzey (SPLM-N) grubunun lideri Abdul Aziz Alhilu tarafından Perşembe günü imzalanan anlaşmanın odak noktasının, din ve devlet işlerini birbirinden ayıran laik yasalar olması dünyada yankı uyandırdı.
Sudan hükümeti tarafından yapılan açıklamada, “Sudan, çok uluslu, çok dinli ve çok kültürlü bir toplumdur. Bu çeşitliliklerin tam olarak tanınması ve yerleştirilmesi teyit edilmelidir. Sudan’ın, tüm vatandaşların haklarını güvence altına alan demokratik bir ülke haline gelmesi için, din ve devlet işleri birbirinden ayrılmalıdır” ifadesine yer verildi; tarafların yapacağı anlaşmanın inanç, ibadet özgürlüğü ve dini uygulama özgürlüğünü tüm vatandaşlar için tam ve eşit olarak garanti edeceği vurgulandı. Ayrıca açıklamada, devletin resmi bir dininin olamayacağının ve hiçbir yurttaşın dini kimliğinden ötürü ayrımcılığa tabi tutulamayacağının altı çizildi.
Bu açıklamalar, tüm insanlar için bir siperlik; öyle ki, 30 yıldır kendi halkına zulmeden İslamcıların bile değerlerini koruyor. Ancak İslam’ın genel niteliği değişmez; zayıfken hoşgörü dinidir, güçlüyken cihat dini… 30 yıldır Sudan halkına zulmedenler, iktidar değiştiği için bu kez en büyük hak arayışçısı olacaklardır. Bu bağlamda Sudan halkının gelecek kazanımlarını iyi korumasını temenni ediyoruz.
Demek ki bazı ülkeler, ancak dini yönetimi yaşadıktan sonra insan haklarının, laikliğin, sekülerizmin kıymetini anlayabiliyor. İlla kötüyü mü tecrübe etmek gerek? Her şey bir yana, gitgide dincileşen ve gerileyen bir toplumun bireyleri olarak, dini bir yönetime karşı verdikleri mücadeleyi kazanan Sudan halkını aldıkları bu karardan ötürü kutluyor, aydınlanmalarının daim olmasını dileyerek, darısı başımıza diyoruz.