Baruch Spinoza (1632–1677)

Einstein Amerika’daki üniversitelerde ders verirken öğrencilerin ona en çok sorduğu soru,

“Tanrıya inanıyor musun?” olmuştur.

O da her zaman, “Ben Spinoza’nın Tanrısına inanıyorum.” cevabını vermiştir.

Hollandalı filozof Baruch de Spinoza, Fransız filozof Descartes ile birlikte 17. yüzyıl felsefesinin en büyük rasyonalistlerden biri olarak kabul edilir. Spinoza’nın felsefesinin 18. yüzyılın sonlarına doğru Avrupalılara ilginç gelmesinin sebebi materyalizme, ateizme ve deizme bir alternatif  sunmuş olmasıdır. Spinoza kimileri tarafından Klasik Panteist veya Panenteist olarak tanımlanırken, kimileri de onun Ateist olduğu kanısındadır. Bu sorunun yanıtını, aşağıda Spinoza’nın Tanrısı ile tanıştıktan sonra sizlere bırakıyoruz…

Spinoza (Tanrı derdi ki): Dua etmeyi bırakın. 

Sizden istediğim şey, dünyayı gezip hayatın tadını çıkarmanız. Şarkı söylemenizi, sizin için yarattığım her şeyin tadını çıkarmanızı istiyorum.

İnşa ettiğiniz ve benim evim olduğunu iddia ettiğiniz karanlık, soğuk tapınaklara gitmeyi bırakın. Benim evim dağlarda, ağaçlarda, nehirlerde, göllerde, sahillerde. Buralar benim yaşadığım ve size olan sevgimi ifade ettiğim yerler.

Sefil hayatınız için beni suçlamayı bırakın. Ben günahkar olduğunuzu ya da cinselliğin kötü bir şey olduğunu söylemedim. Seks benim size verdiğim; sevginizi, coşkunuzu, keyfinizi ifade edebileceğiniz bir hediye. Bu yüzden sizi inandırdıkları her şey için beni suçlamayın.

Benimle ilgisi olmayan, sözde kutsal kitapları okumayı bırakın. Eğer beni gündoğumunda , manzarada, arkadaşınızın bakışında, oğlunuzun gözlerinde göremiyorsanız ——> Beni hiçbir kitapta bulamazsınız! 

İşinizi nasıl yapmanız gerektiğini sormayı bırakın. Benden korkmayın. Sizi yargılamıyorum ya da eleştirmiyorum. Yaptıklarınızdan da rahatsız olmuyorum. Ben saf sevgiye sahibim.

Af dilemeyi bırakın. Af dilenecek bir şey yok. Ben sizin içinizi hırsla, eksikliklerle, hazla, duygularla, ihtiyaçlarla, tutarsızlıklarla…ve özgür irade ile doldurdum. Zaten benim size vermiş olduğum şeylerden dolayı neden sizi sorumlu tutayım? Sizi ben yarattıysam nasıl olur da sizi siz olduğunuz için cezalandırırım? Yaramaz çocuklarımı sonsuza kadar yakacağım bir yer tasarlayabileceğimi mi düşünüyorsunuz? Bunu hangi tanrı yapar? 

Birbirinize saygı duyun ve size yapılmasını istemediğiniz şeyleri başkalarına yapmayın. Sizden istediğim tek şey gözünüzü açık tutmanız, rehberinizin açıkgözlülük olması.

Canlarım, bu hayat bir sınav, bir adım, bir prova ya da cennetin başlangıcı değil. Bu ve şimdiki yaşam elinizdeki tek şey, zaten bütün ihtiyacınız olan da bu.

Sizi tümüyle özgür bıraktım. Ödül veya ceza, sevap veya günah yok. Kimse çetele tutmuyor. 

Hayatınızı cennete ya da cehenneme çevirmek tamamen size kalmış.

Size ölümden sonra yaşam olup olmadığını söyleyemem, ama bir tavsiyede bulunabilirim. Başka bir hayat yokmuş gibi yaşayın. Eğlenmek, sevmek ve yaşamak için tek şansınız buymuş gibi.

Ölümden sonra yaşam yoksa, size verdiğim şansın tadını çıkarmış olacaksınız. Ve eğer varsa içiniz rahat olsun, doğru ya da yanlış davranıp davranmadığınızı sorgulamayacağım. Size başka sorularım olacak: Size sunduğum hayatı beğendiniz mi? Keyfini çıkardınız mı? En çok neden zevk aldınız? Ne öğrendiniz?

Bana inanmayı bırakın; inanmak varsaymaktır, tahminde bulunmaktır, hayal etmektir. Bana değil kendinize inanmanızı istiyorum. Sevgilinizi öperken, küçük kızınızı severken, köpeğinizle ilgilenirken, denizde yüzerken beni hissetmenizi istiyorum.

Beni övmeyi bırakın. Beni nasıl bir egomanyak sandınız?

Övülmekten sıkıldım. Teşekkür edilmekten yoruldum. Bana minnettar mısınız? O zaman bunu  kendinize, sağlığınıza, ilişkilerinize, dünyaya iyi bakarak kanıtlayın. Beni övmenin yolu budur.

İşleri karmaşıklaştırmayı ve size benim hakkımda öğretilen ezbere bilgileri muhabbet kuşu gibi tekrarlamayı bırakın.

Bunca mucizeye ve açıklamaya neden ihtiyacınız var? 

***

“Kesin olan tek şey, burada olduğun, hayatta olduğun ve bu dünyanın harikalarla dolu olduğu.” —Spinoza