“Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?” (Tevfik Fikret)
Öyle bir devirden geçiyoruz ki, doymak bilmeyenlerin katıldığı açlık oyunlarına katılmış gibiyiz.
Diyanet’in 2021’de 12 milyar 977 milyon 926 bin TL olan bütçesini 2022’de 16 milyar 98 milyon 580 bin TL’ye yükseltmeyi başaran DİB Başkanı Erbaş, lüks makam aracıyla gittiği “Başkent Kulisi” isimli programda şu açıklamalarda bulundu: “Bizim bütçemiz, devlet kurumu olduğumuz için ve çalışanlar da devlet memuru olduğu için bütçemizin yüzde 96’sı maaşlara, personel masraflarına gidiyor. Geriye kalıyor yüzde 4. O, yüzde 4’le biz planladığımız hizmetlerin yarısını bile yapamıyoruz.”
Doymak bilmeyen Diyanet İşleri Başkanı, şimdi önünde duran açlık oyunlarında acaba hangi seçeneğe yatırım yapmalı? Denizli’ye yaptıkları lüks ve bol yıldızlı misafirhaneye denk misafirhaneler mi inşa etsinler, yoksa lüks otellerde düzenledikleri toplantılarını iptal mi etsinler?
“Bizim şu an 15 bin imam ve müezzine ihtiyacımız var. 9 bin de Kur’an kursu öğretmenine ihtiyacımız var.” diyen Erbaş, vatandaşın kendilerini sürekli arayarak köylerinde-mahallelerinde imam olmadığından şikayet ettiğini iddia etti. Ne de olsa DİB, lüks makam araçlarıyla köylere imam atayamıyor. Atanan personellerin sorunları ise daha büyük (!) Örneğin Gaziantep il müftüsü, bütçesini ilçe müftülerinden birisine makam odası yaptırmaya harcadığı için 456 bin liraya aldırdığı sıfır kilometre makam aracının parasını camilerde toplanan yardım paralarıyla karşılamak zorunda kalmış!
Ne kadar “cefakâr” olduklarını hizmet etmek zorunda kaldıkları zor koşullardan da açıkça görebildiğimiz bu doymak bilmeyen din adamları, Siyasal İslamcıların düzenlediği açlık oyunlarında madden ve manen semirmeye devam ediyor. Çünkü vatandaşın cebine çöreklenen kutlu davaları çoktan zafer kazandı. Artık devasa bütçelerine sırtlarını dayayıp kılıçlı pozlar vermeye, kendileri sefahat içinde yüzerken yoksullara sabır öğütlemeye devam edebilirler. Ta ki vatandaş din sömürüsüyle dönen bu çarkı durdurana dek.
“Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir…” * (Tevfik Fikret)
* Şu nimetler sofrası bakın, gelişinizle övünür!
Bu hakkıdır gazânızın, evet, o hak da elde bir…