Aykırı’nın haberine göre, Halil Konakçı’nın bir camide, geçtiğimiz Pazar günü sabah namazı sonrası vaaz vermesi üzerine mahalleli dışarıya verilen vaazın yüksek sesinden rahatsız oldu ve polise şikâyette bulundu. Daha sonra cemaate dönen Konakçı, ne olduğunu açıklamak için “Uyuyacaklar ya bazı Müslümanlar. Seslerden rahatsız oluyor. Onlar uyuyadursun ne mutlu ki ölüm var. Ne mutlu ki cehennem var. Ne mutlu ki Allah cehennemi yaratmış. İlla ki öleceğiz. İlla ki hesaba gireceğiz. Belki günahımız ağır basacak cehenneme gideceğiz. İlla ki cehenneme giderken de birilerini göreceğiz.” dedi. Bunun üzerinde Konakçı’dan vaaz dinleyen kitle, tepki göstermek üzere yüksek sesle tekbir getirmeye başladı.
Ülkemizde uzun süredir var olan “ilgili düzenlemelerin dışına çıkarak yüksek sesle ezan okuma pratiği”nden sonra şimdi de cuma vaazlarının cami dışına anonsla dinletilmeye çalışılması yaygınlık kazandı. Kendi yaşamına saygı duyulmasını bekleyen Müslümanların Türkiye’de yalnızca kendilerinin yaşamadığını, başka inanç veya inançsızlıklardan olanların yaşamına dolaylı veya doğrudan müdahale etmemeleri gerektiğini anlaması, bir olgunluğun ötesinde yasal zorunluluktur. Beraber yaşama iradesi göstermek adına bu en temel gerekliliktir.
İmamların sahip olduğu rahat çalışma koşul ve saatlerinden yoksun yurttaşların, dinlenmeye ayırdıkları pazar günlerini bu şekilde sabote eden zihniyeti kınıyoruz. Konakçı’ya; güçlü ve harekete geçirici olduğu anlaşılan hitabet yeteneğini, ılımlı ve hoşgörülü Müslümanları demokrat yaşama uyum konusunda teşvik ederken kullanmasını ısrarla öneriyor, bunun aksinin Sivas Katliamı gibi korkunç gelişmelerle nihayetlendiğini herkese ve özellikle Konakçı’ya hatırlatıyoruz.