Ülke olarak Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin ardından bölgede kaybettiğimiz 44 binden fazla vatandaşımızın yasını tutuyoruz. Deprem bölgesine yardımların geç gittiği, bölgede halen tam anlamıyla bir koordinasyon ve düzen sağlanamadığı haberlerini hep birlikte izleyip kahroluyoruz. Bu arada ‘helallik’ isteyen siyasetçilere ise artık diyecek bir şey bulamıyoruz. Tam da bu tartışmalar devam ederken tarikatlar da deprem bölgesinde boş durmuyor. Sosyal medyada gündem olan bir görüntüde, bazı tarikat üyelerinin Hatay’ın çeşitlilikle örülü sosyokültürel yapısına alenen saldırıyorlar. Bölgede yardım faaliyetlerinde bulunan kiliseler kapılarını depremzedelere açarken videodaki sarıklı ve gerici tarikat üyeleri bu çalışmaları hedef gösterdi. Hristiyanların yardım çalışmalarını “şirin gözükmek” olarak değerlendiren cübbeli kişiler, “Kilise aşevi açmış, insanlara çok mütevazı güler yüzlü davranıyorlar. Her sabah çevre temizliği de yapıyorlar. Buraları boş bırakmamak lazım!” ifadelerini kullandı. Can pazarında bile dinlerinin derdindeler, insanlar soğuktan titrerken yardım eli uzatan Müslüman değilse hemen art niyet arıyorlar. Repertuvarlarında kutuplaştırmak ve ötekileştirmekten başka hiçbir davranış kalıbı yok. Çok övdükleri, hoşgörü dini dedikleri İslam’ın neferleri işte bu tip adamlar. “Evlatlık edindiklerinizle evlenebilirsiniz.” diye fetva verecek kadar insanlık dışı zihniyete sahip bu kimselerin deprem bölgesine psikolog yerine ‘manevi destek personeli’ bile yolladığının haberlerinin yapıldığını görmüştük En zor gününde afetzede yurttaşların çadır ihtiyacı karşısında kimi çadırların Kuran kursu olarak kullanıldığı haberleri de basına yansımıştı. Sırtımızdaki en büyük asalak, bu köhnemiş din tüccarlarıdır ve onları silkeleyip atmak, tarihe gömmek her bir aydının görevidir.