Bir İngiliz haftalık siyaset ve kültür dergisi olan The Spectator’ın internet sitesinde kaleme aldığı yazısında, Birleşik Krallık’ın inançlara karşı tutumunu tiye alıp eleştiren Brendan O’Neill, Watergate olayına atıfla “Kurangate ve Britanya’nın Yeni Dine Hakaret Kuralları” başlığını attı.
“İnançlar bakımından öyle tutucu bir ülke hayal edin ki Kuran’ın bir kopyasının lekelenmesi dahi polisin işin içine dahil olduğu kriminal bir olaya dönüşsün. İslam’ı rencide etmemek noktasında öyle ciddi bir ülke ki çocuklar dahi -iddiaya göre- o inanca saygısızlık ettikleri için cezalandırılsın. Öyle bir ülke ki bazı inançlar soruşturmaya tabii olmasın ve alay edilmesin diye kararlılıkla koruma altına alınsın ve hatta bu yüzden o inançlara karşı en ufak şeyler dahi siyasetçilerce ‘provokatif’ ve ‘korkunç’ denilerek kınansın. Birleşik Krallık’taysanız, işte o ülkedesiniz. İran’ı unutun. Afganistan’ı boş verin.”
Bu şekilde yazısına başlayan O’Neill, West Yorkshire’a bağlı Wakefield’da dört lise öğrencisine -iddilara göre- Kur’an’a saygısızlık etmeleri ve hak ettiği saygıyı göstermedikleri gerekçe gösterilerek okul müdürü tarafından disiplin cezası verildiğini anlatıyor. O’Neill yazının devamında, okul yönetiminin bölgedeki Müslüman liderlerle görüşüp olayda kullanılan Kur’an’ın tümüyle sağlam olduğu noktasında onları temin ettiğini de açıklıyor.
Daha sonra öğrencilerin uzaklaştırıldığını da ekleyen yazar gelişmeye dair şaşkınlığını, Katolik okulunda okumasına rağmen kendisi ve arkadaşlarının İncillerine karalamalar yaptıklarını, bunun bir sorun olmadığını ve olmaması gerektiğini açıklayarak belirtiyor. Olaya polisin dahlini gerektirecek denli saçmalandığının altını çizen yazar, İşçi Partili meclis üyesinin konuya dair açıklamasını saçma ve asılsız bulduğunu belirtirken bir belediye meclis üyesinin de çocukları “dine küfreden ve kutsallara saygısızlık eden kimseler” olarak yaftalamasının, çocukların Kur’an’a bir şeyler çiziktirmesinden çok daha rahatsız edici olduğu yorumunda bulunuyor.
Polisin olaya dahil olmasının dehşet verici oluşuna dikkat çeken O’Neill, Birleşik Krallık’ta herhangi bir “dine hakaret yasası” bulunmadığının altını çiziyor ve bu noktada polisin bir suç varmışçasına olaya müdahil olmasını “despotça sınırını aşmak” olarak değerlendiriyor. Okuyucularına seslenerek herkesin kendine “ifade özgürlüğünün İslam’ı eleştirmeyi de kapsadığı”nı hatırlatmaları gerektiğini belirtiyor.