Onedio’nun haberine göre AK Parti listeleriyle seçime katılacak HÜDA PAR’ın Kadın Kolları Yönetim Kurulu Üyesi Zehra Çiftçi, iş yaşamında kadın ve erkeklerin birlikte bulunmaması gerektiğini savundu. Çiftçi’nin açıklamaları, partinin Twitter hesabından duyuruldu. Açıklamada HÜDA PAR Kadın Kolları Yönetim Kurulu Üyesi Zehra Çiftçi, ailenin toplumun sürekliliğini sağladığını belirterek “Sadece sağlıklı ailelerle sağlıklı bir toplum mümkün olabilir. Bu yüzden aile kurumunun korunması ve aile oluşturmanın teşvik edilmesi devletin görevidir.” dedi.
Çiftçi, ailenin bir kadın ve bir erkeğin evlenmesiyle kurulduğunu belirtip “Sapkın ilişkilerle aile oluşturulamaz.” açıklamasıyla LGBTİ+ yurttaşları nefret söylemiyle ötekileştirdi. “Gayrimeşru yollarla ortaya çıkan nesil, toplum için felakettir.” diyen Çiftçi; Medeni Kanun’u, cumhuriyetle gelen yenilikleri ve insanlığın ileri gitme noktasındaki birikimini inkâr ederek “İnançlarımıza, değerlerimize ve kültürümüze aykırı Batı tipi yaşam tarzının ürünü olan evlilik dışı ilişkiler neslin güvenliğini tehlikeye atan davranışlardır. Evlilik dışı ilişkiler, bencil ve bireysel bir toplumun ortaya çıkmasına yol açan, merhamet ve şefkat eksikliğiyle doludur. Bu tür ilişkilerin önüne geçilmelidir.” ifadelerini kullandı.
Boşanma sürecine gelen çiftler arasında anlaşma sağlamaya çalışan sivil toplum örgütleri ve bireylerin desteklenmesi gerektiğini belirten Çiftçi, “Bu girişimler devlet tarafından teşvik edilmeli, boşanmaların önüne geçilmeli ve toplumun aile yapısı korunmalıdır.” dedi.
Gericiliğinden ödün vermek istemeyen HÜDA PAR Kadın Kolları Yönetim Kurulu Üyesi, iş yaşamında kadın ve erkeklerin bir arada bulunmaması gerektiğini de savunurken “Kadınların çalışma koşulları cinsiyetlerine uygun hale getirilmelidir. Eğitim ve sağlık gibi kadınlara hizmet veren kurum ve kuruluşlarda yalnızca kadınlar istihdam edilmelidir.” önerisinde bulundu.
Cinsiyetine ihanet eden Zehre Çiftçi’yi değerlendirme işini LGBTİ+’lar ve kadınlara bırakıyor, kendisine 21. yüzyılda yaşadığımızı hatırlatıp bu çağın 7. yüzyıla göre düzenlenemeyeceğini bildiriyoruz.