Özellikle son zamanlarda, bazı söylemler oldukça gergin bir ortam yaratıyor. Önce “Diyanet kapatılacak” söylentisi gündeme gelmişti ve ardından “Cezaevleri boşaltılacak” iddiası tartışmaları alevlendirdi.
Partili cumhurbaşkanı aynen şu cümleleri kullandı:
“Bay bay Kemal ile yanındakiler emri Kandil’den alıyor. Biz de emri allahtan alıyoruz. Dini, bayrağı, ezanı olmayanlar bay bay Kemal’i destekliyor.”
Ülkemizde, halkın hassasiyet gösterdiği inanç, vatan, bayrak ve ezan söylemleri, tartışmaların odağına yerleşti. Bu meseleler hakkındaki tartışmalar devam ederken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasi rakibi Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kandil’den emir aldığını iddia etti. Bu söylemler, ülkemizin birlik ve beraberlik içinde olması adına kaygı verici bir durumdur ve insanların değer verdiği vatan, bayrak gibi söylemleri kullanmak çok tehlikelidir. İnanç ve ezan konusu ise tehlikeliden de ötedir.
Allahları mı sorumlu ülkedeki adaletsizlikten? Yoksa on binlerce insanın hukuk mağduriyeti sebebiyle mi adalet taleplerinde bulundukları ülkemizde? İnsanların adalet arayışında allahlarının emirlerinin dinlenmesi mi sebep oluyor?
Ate bir birey olarak ben çıkıp “Emirleri bana evren enerji yolu ile gönderiyor” desem, ben nasıl karşılanırdım? Ya da aynen şu sözleri kullansam “allah benimle iletişime geçiyor, bu seçimlerde Recep’e oy verenler cennet yüzü göremeyecekmiş” hakkımda “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu” kapsamınca dava açılır mıydı açılmaz mıydı?
Tıpkı dinlere olan inanç gibi, bir siyasi figüre bu kadar gözü kapalı inanmak, onun yanlışlarını eleştirmemek ve hatta onu ilahlaştırmaktır bu. Kimse ne eleştiri yapabiliyor ne de sorgulayabiliyor. Sadece iki dudağı ve bıyığı arasından çıkan söylere sadece inanıyor.
Biz eleştireceğiz, biz sizlere gerçekleri göstermekten ve halkımızı aydınlatmaktan asla geri adım atmayacağız. Bu hem bizim eleştiri hakkımızdır hem de halkın doğru haber alma özgürlüğüdür.