Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Ankara’daki 75. Yıl Huzurevi, Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde düzenlenen tanışma toplantısında medya temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantıda dikkatleri üzerine çeken önemli bir açıklama nafaka hakkıyla ilgiliydi. Bakan Göktaş, süresiz nafakanın adaletsiz olduğunu vurgulayarak şunları dile getirdi: “1990’larda evlenmiş bazı insanların süresiz nafaka ödemek zorunda kalmaları kabul edilemez bir durum. Bu konuyu ele almalı ve mağduriyetleri çözmeliyiz. Diğer bakanlıklarla iş birliği yaparak bu konuda adil bir çözüm arayışındayız.”
Göktaş, şiddet olaylarına karışanların rehabilitasyona ihtiyacı olduğunu da vurgulayarak, şiddet mağduru kadınların 6284 sayılı Kanunun uygulanmasını istemediklerini belirtti. Onlara yardım etmek ve caydırıcı bir unsur olarak kullanmak gerektiğini ifade etti. Ayrıca Bakan, erkeklerin de mağduriyetlerini önemseyip dinlemeleri gerektiğini vurgulayarak Aile Bakanlığının her kesime yönelik olduğunu ve bu boyutunun es geçilmemesi gerektiğini dile getirdi.
Bakan Göktaş, Türkiye’nin bu konuda Avrupa ülkelerinin önünde olduğunu ve yapılan uygulamaların gerçekten devrim niteliği taşıdığını belirtti.
Göktaş’ın açıklamaları, kadın hakları açısından büyük bir gerileme olarak değerlendirilebilir. Bakanın süresiz nafaka konusundaki tutumu, kadınların ekonomik güvencesini yok etmeye yönelik bir adım gibi görünüyor. Kadınların mağduriyetini önemsemek yerine, bu mağduriyetleri görmezden gelerek şiddet uygulayanlar üzerinde durması kadınların sorunlarına dair hatalı bir bakış açısını yansıtıyor.
Ayrıca şiddet mağduru kadınların 6284 sayılı Kanunun uygulanmasını istememelerine çözüm bulması ve yasanın gereğinin yerine getirilmesini sağlama görevini yapması gerekirken onun caydırıcı unsur olarak kullanılmasını önermesinin nedenini hiçbir biçimde anlayamıyoruz.
Bakan Göktaş’ın sürekli olarak erkeklerin mağduriyetlerine odaklanarak kadın hakları mücadelesini göz ardı etmesi, kadınlara olan ihanetini gözler önüne seriyor. Kadınların eşit haklara ve güvencelere sahip olması için mücadele etmesi beklenirken, tam tersine erkeklerin taleplerini öncelikli hale getirmesi, kadınlara karşı yapılan bir haksızlık ve ihanettir. Tüm bunlar, Bakan Göktaş’ın kadın hakları konusunda yeterli hassasiyeti göstermediğini, kadınları savunmak yerine onların elde ettiği bir avuç kazanımı da geri almak için adımlar atmak üzere kimi radikal ve gerici grupların tuhaf taleplerine kulak verilmesini istemesinden anlıyoruz. Kadınların haklarına saygı göstermeyen ve kadınları güçsüzleştiren bu tür politikaların kabul edilemez olduğunu vurguluyor, kadınlar toplumun yarısı olarak eşit haklara sahip olma mücadelesinin desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz.