Danimarka Parlamentosu, Kur’an yakma eylemlerini engellemeyi amaçlayan yeni yasa tasarısını onayladı, ancak bu kararın mantığı ve ifade özgürlüğüne getirdiği sınırlamalar, düşündürücü ve endişe verici bir şekilde saçma. Parlamentonun, “özel dinî öneme sahip yazılı metinlere uygunsuz muameleyi” suç sayan bu tasarıyı kabul etmesi, sadece gerçek bir demokrasiden çok uzak, düşük standartlı bir otoriter rejimin adımı gibi görünüyor.
Ülke genelinde gerçekleşen Kur’an yakma eylemleri, tam anlamıyla ifade özgürlüğü olmasına rağmen, Parlamento bu duyarsız bir şekilde temel hak ve özgürlükleri hiçe sayarak yaklaşıyor. Kamuya açık yerlerde Kur’an yakma eylemlerini cezalandırmak, adeta bir düşünce polisi oluşturmak anlamına geliyor ve bireylerin özgür düşünce ve ifade haklarını yok sayıyor.
Yasaya karşı çıkanlar, haklı olarak, bu tür kısıtlamaların liberal özgürlükleri zayıflatacağını ve demokratik değerleri tehlikeye atacağını savunuyor. Hükûmetin, yasanın ifade özgürlüğüne etki etmeyeceği iddiası ise gerçek dışı ve savunulamaz. Herhangi bir din veya inanç sistemi, eleştirilmeye ve sorgulanmaya açık olmalıdır. Ancak bu yasa, eleştiriyi bastırmayı amaçlayarak demokratik değerlere ihanet ediyor.
Danimarka’da bu yıl gerçekleşen çok sayıdaki Kur’an yakma eylemi, ülkede derin bir ayrışmaya ve gerilime yol açtı. Ancak bu yeni yasa, sorunun kaynağına yönelik etkili bir çözüm sunmak yerine, ifade özgürlüğünü daha da kısıtlıyor ve toplumsal kutuplaşmayı arttırıyor. Bu kararı utanç verici buluyor, Danimarka’da ifade özgürlüğünü savunan gruplarla dayanışma içinde olduğumuzu belirtiyoruz. İnanıyoruz ki Danimarka Parlamentosunun bu kararı, demokrasiye darbe vuran bir adım olarak tarihe geçecek.