Ateizm Derneği olarak kurulduğumuz günden bu yana, bireylerin kişisel inançları/inançsızlıkları yüzünden ayrımcılığa ve baskıya uğramadığı laik bir toplum yapısı hedefleyen ve tüm çalışmalarını bu ilkeyi gözeterek sürdüren bir sivil toplum kuruluşu bilinciyle hareket ettik. Ancak son birkaç haftadır kamuoyunda gözlemlenen olaylar, siyasilerin bu olaylara ilişkin yaptığı açıklamalar ve bunların sonucunda oluşan toplumsal gerilim, açık bir provokasyonun izlerini taşımaktadır.
İzmir’de camilerin ses sistemlerinden şarkı çalınmasını, herhangi bir dini inancı paylaşmayan bireyler olarak İslam dini mensuplarına yapılmış bir saygısızlık olarak kabul ediyoruz. Hangi amaçla olursa olsun ve kim tarafından yapılırsa yapılsın, hiç kimsenin başkasının “kutsalına” saygısızlık etmesini doğru bulmuyoruz; ancak camiden şarkı çalmak ne kadar saygısızlıksa camiden siyaset yapmak da bir o kadar saygısızlıktır. Camileri Siyasal İslam adına bir provokasyon aracı olarak kullanmak, saygısızlığın boyutunu daha da artırmaktadır.
Tek görevi din hizmetlerini yürütmek olan, ama son dönemde adeta toplumu yönetme iddiasıyla hareket eden Diyanet’in, camilerden yapılan yayınları bile kontrol etmekten aciz olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan bazı siyasilerin “Camiyle sorunu olanlar” ve “Ezan düşmanları” gibi söylemlerle, toplumu ayrıştıran ve kendileri dışındaki kesimleri hedef gösteren bir tutum sergilemelerini de ayrı bir sorumsuzluk ve provokasyon olarak görmekteyiz. Çünkü aklı başında hiçbir insanın “camilerle sorunu olacağı” ve “ezan düşmanlığı” yapacağı düşünülemez. Bu, ancak düşünce ve inanç özgürlüğünü yasaklamak ve laiklik ilkesini çiğnemek isteyen bir zihniyetin kışkırtıcı bir eylemi olabilir.
Ateizm Derneği olarak yurttaşlarımızı her türlü provokasyona karşı uyanık olmaya çağırıyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.