Hindistan’da Hindu bir din adamı olan Sansari Ojha, koronavirüs salgınının sona ermesi için 52 yaşındaki Saroj Kumar Pradhan’ın başını keserek ”tanrıya kurban etti.” Daha sonra polise teslim olan Ojha, sorgusunda tanrıyı rüyasında gördüğünü ve salgının sona ermesi için kendisine bir insan kurban etmesi gerektiğini söylediğini iddia etti. Ancak polis yetkilileri, Hindu rahibin başını kestiği şahısla bir ay önce köydeki bir arazi meselesinden dolayı tartıştığını, ayrıca rahibin cinayeti işlediği sırada sarhoş olduğunu ve marihuana içtiğinin anlaşıldığını aktardı.
Doğaüstü inançları benimseyen insanlar, kimi zaman dinlerinin emrettiği şekilde yaşarlar; kimi zaman da dini, mevcut koşullara göre keyfi olarak uyarlarlar. Dini, kötülüklerini meşrulaştıran ve örten bir araç olarak kullanırlar. Kendi çıkarı uğruna işlediği bir cinayeti rüyasında gördüğü tanrıya atfeden bu din adamı, dinlerin güçlü ve kullanışlı ellerde nasıl bir silaha dönüşebileceğini gösteren sayısız örnekten yalnızca biridir. Ne yazık ki din bahanesiyle işlenen akıl almaz suçların örneklerini görmek için Hindistan’ a gitmemize gerek yok; aynı gerekçeyle farklı şekillerde işlenen psikolojik ve fiziksel şiddet eylemleri ülkemizde de eksik olmuyor.
Jean Paul Sartre, insan onuruna yakışır bir şekilde var olabilmenin yolunun iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış her eylemimizin sorumluluğunu üstlenmekten geçtiğini söyler. İnsanlar işledikleri suçu üstlendiği ve din kisvesi altında kötülükleri aklama beklentisinden kurtulduğu gün dünya daha güzel bir yer olacak.