COVID-19 pandemisine çözüm bulabilmek için dünyanın her yerinden sayısız bilim insanı çalışmalarını sürdürürken, aşıların domuz jelatini içerme ihtimali yeni bir sorunu beraberinde getirdi. Domuz ürünlerinin Müslümanlar ve Yahudiler tarafından kullanımı konusunda yaşanan tartışmalar, aşı çalışmalarına yön verecek gibi görünüyor.
Domuzdan üretilen jelatin, aşıların raf ömrünü uzatmak için uzun süredir kullanılıyor. Pfizer, Moderna ve AstraZeneca firmaları aşılarında domuz ürünü kullanmadıklarını açıkladılar. Fakat kısa vadede çok sayıda aşıya ihtiyaç duyulması ve milyonlarca dolarlık ön anlaşmaların yapılmış olması, Müslüman nüfusun yüksek olduğu bazı ülkelerin, domuz jelatini veya alkol içermediği tescillenmemiş aşıları alacağı anlamına geliyor.
Çin ile aşı siparişi hakkında görüşmeyi sürdüren Endonezya’da da aşının helal olup olmadığı konusu gündemde. Bu sebeple hükümet, aşının onay sürecinde din adamlarının da görüşlerine başvuracağını açıkladı. Endonezya’da domuz jelatini kullanımıyla ilgili tartışmalar geçmişe uzanıyor: 2018 yılında Endonezya’da kızamıkçık aşılarına “helal sertifikası” verilmemesinin ardından kızamıkçık vakalarında yüksek bir artış olmuş, bunun üzerine verilen bir fetvayla aşının İslam’a uygun olduğu açıklanmıştı.
Sidney Üniversitesinden Dr. Harunor Raşid, İslam camiasının büyük bir kısmının domuz jelatinini İslam’a aykırı görmediğini, aşı olunmamasının daha büyük bir zarara yol açacağını belirtiyor. Tzohar Yahudi topluluğu Başkanı Haham David Stav ise, doğrudan satın alınıp yenilmediği sürece domuz jelatininin vücuda enjekte edilmesinde bir sorun olmadığı görüşünde.
Koronavirüs tüm dünyayı hem ekonomik hem de sosyal olarak derinden etkiliyor. Sağlık çalışanları başta olmak üzere birçok meslek grubundan milyonlarca insan hayatını riske atıyor, işsiz kalıyor, yakınlarını kaybediyor. Küresel çapta, kısıtlı imkân ve parayla birçok ülke aşı temini konusunda yarışıyor. Bu zorlu süreç, jelatinin niteliği veya aşının dine uygunluğu konusundaki kaygıları önemsiz hale getirerek, salgından kurtulmak için elimizdeki tek yolun bilim olduğu gerçeğini tekrar hatırlatıyor.