Ne cadı mahkemelerine geçit veririz, ne de hümanizm yolundan saparız!
Son günlerde derneğimize yönelik saldırılar artarak devam ediyor. Bu kez radikal dinci, gerici veya lümpenlerden değil, aynı hedefe yürüdüğümüzü sandığımız kişiler bu saldırıları yapanlar. Kişiselleşmiş, bağlamsız, gerçekler ile ilgisi olmayan bu karalama kampanyasının temelinde ilkel, kişisel hırsa dayalı art niyetlerin yattığını belirtmek isteriz. Kuşkusuz insanlığın evrimi sancılı ve zor ilerleyen bir süreçtir, biyolojik olduğu kadar kültürel evrimimiz de ne yazık ki aynı zorlu süreci kat ediyor.
Bu sebeple, bizden ideolojik olarak nefret edenlerin saldırılarına alışık olduğumuz kadar, yeterli özen göstermeyerek bünyemize aldığımız bazı kişilerin saldırılarına da alışığız. Bu toplumda azınlık olarak yaşamaya ve nefrete dayalı ön yargıların hedefi olmaya da bir o kadar alışkınız. Avrupa’daki cadı soykırımında da, komşularının mülküne konmak için engizisyona ‘cadıları ihbar’ eden, üç kuruşluk çıkar uğruna insanlığını satanlar vardı. Şaşırmıyoruz ama üzülüyoruz, şaşırmıyoruz ama biraz da kendimize kızıyoruz. Zira Ateizm Derneği, bin yıllara dayanan bir mücadelenin temsilcisi ve bu derneğin bünyesinde yer alanlar da bu binlerce yıllık mücadelenin bilgisini ve ahlakını taşımalı. Aramıza aldığımız kişiler konusunda çok daha seçici olmalı, üyelerimizi ve gönüllülerimizi belirlerken normlarımızı çok daha net biçimde uygulamalıyız. Bu sebeple, böylesi köklü bir mücadelenin mirasçıları olarak bizi izleyen, hümanizm mücadelesine destek veren tüm dostlarımızdan özür dileriz. Bir hata yaptık, gevşek davrandık ve hem derneğimize hem de hümanist mücadeleye iyi niyetimizle de olsa zarar verdik. Daha önce de kişisel hırslar, kompleksler ve ahlaki yetersizlikler yüzünden derneğimiz zarar görmüşken, bu hatamızı bir kez daha tekrarladık.
Bu açıklamayı yapmamızın sebebi, dernek yönetiminde yer almış bir kişinin ve onun çanak tuttuğu bazı şahısların derneğimize yönelik gerçek dışı açıklamaları ve suçlamalarıdır. Kamuoyunda öne çıkmak ve Youtube kanallarının takipçi sayısını ve gelirini artırmak dışında bir hedefi olmayan bu Youtuberlar, üye ve gönüllülerimiz üzerinden derneğimizi karalamak için bir yalan fabrikası gibi çalışıyor. Bir üyemizin geçmişteki davalarından yola çıkarak hem derneği hedef gösteriyor hem derneğimizin yüzlerce gönüllüsünün emeklerine ihanet ediyor hem de söz konusu gönüllünün kişilik haklarını hiçe sayıyor. Biz ateistler için hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü, sekülerizmin ve hümanizmin en temel değerlerinden biridir. Zira biz biliriz ki despotik iktidarlar hukuk devletinin yokluğunda, binlerce masuma işkence etmiş, yakarak öldürmüş ve topluca imha etmiştir. Bu sebeple, bir üyemizin geçmişindeki bir dava nasıl sonuçlanmış olursa olsun, biz onu tekrar yargılamaz ve linç etmeyiz. Bir dernek üyemizi, hümanizm mücadelesine verdiği katkılar dışındaki eylemlerinden ötürü yargılayarak Salem Sulh Ceza Mahkemesi benzeri ‘cadı mahkemeleri’ kurmayız. Bize bunu dayatmaya kalkan art niyetli kişilere karşı dik durmayı biliriz. Biz Bruno’nun, Turan Dursun’un mirasçılarıyız. Bizi baskı ve tehditle gerçekleri söylemekten alıkoymak isteyenlerin suratına gerçekleri söylemekten imtina etmeyiz. İşte bu sebeple bu kurumsal açıklamayı yapıyoruz.
Bugüne kadar satanist olmaktan toplu seks yapmaya, her türlü şeytanlaştırmaya, iktidarların, teröristlerin, çıkar peşinde koşan güç odaklarının tüm saldırılarına göğüs gerdik; yakılmakla, kafamızın kesilmesiyle, hapislerde çürümekle, işsiz bırakılmakla tehdit edildik ve asla başımızı eğmedik. Bu saldırılara direnen bizler iki medya soytarısının çamur atması karşısında başımızı eğecek, geri adım atacak insanlar değiliz. ‘Tecavüzcülerin barınağı’, ‘PKK teröristlerinin destekçisi’, ‘Atatürk düşmanı’ ve benzeri akıl yoksunu, ahlak yoksunu tüm iftiralar, ateist kostümü giymiş sirk kaçkınlarına çok yakışıyor. Kendilerini ateist olarak lanse edip seviyesi düşük programlarda hümanizm mücadelesini lekeleyen, bugüne kadar bu uğurda canlarını vermiş on binlerce insanın mirasını kirleten ve bu uğurda sayısız risk alarak bu mücadeleyi baskı dolu bir ülkede sürdürmeye çalışanların emeklerini yok sayanlara karşı, bize yakışan şekilde cevap vermeyi sürdüreceğiz. Müslüman nüfuslu ülkeler arasında dünyanın ilk ve tek yasal ateizm derneğini, imitasyon ateistlerden korumak ve destekçilerimiz başta olmak üzere tüm izleyenlerimizin yüzünü kara çıkarmamak örgütümüzün varoluş sebebidir. Biz yakılan cadıların, bilim insanlarının, skeptik düşünürlerin, inançları ya da inançsızlıkları yüzünden baskıya maruz kalan her türdeşimizin hakkını aramak için kurulduk. Bir de şu uzun soluklu ve arada bir gerileyen insanın kültürel evrimini cürmümüz kadar ilerletmek için… Bizlerin Bruno’ya sözü var, Turan Dursun’a sözü var, gerçekleri savunurken asla boynumuzu eğmeyiz.
Tüm hümanistleri, daha güçlü ve daha istikrarlı bir dernek olmak için el ele vermeye çağırıyoruz. Yeter ki uyduruk ve fanatik söylemlerle değil, beyniniz ve yüreğinizle birlikte gelin.