Kara delikler on yıllar boyunca fotoğraflanamamış ve yalnızca teorik olarak kanıtlanabilmiş; ancak 2019 yılında bilim insanları, Event Horizon Teleskopunun (EHT) 2017 yılında topladığı verilerle Messier 87 (M87) isimli kara deliğin bir fotoğrafını yayımlamış, böylece kara delikler ilk defa somut olarak ortaya konmuştu. 2019 yılında yayımlanan bu fotoğrafta, halkaya-benzer parlak bir yapının merkezinde koyu bir bölge (kara deliğin gölgesi) görülüyordu. O günden bu yana M87’ye ilişkin daha kapsamlı verileri gözden geçiren EHT ekibi, M87’nin etrafındaki ışığın belirgin düzeyde polarize olduğunu ve kara deliğin güçlü bir manyetik alana sahip olduğunu saptadı.
Messier 87 galaksisi, hayatı boyunca 110 uzay cisminin tanımlanmasına katkıda bulunan Fransız astronom Charles Messier tarafından 1781’de keşfedilmişti. Merkezinde bulunduğu galaksinin adını alan ve bir süper kütleli kara delik olan M87, dünyamızdan yaklaşık 55 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunuyor. Bilinen en kütleli cisimlerden biri olan bu kara delik Güneşin 6,5 milyar katı kütleye sahip. Kendi çapı 38 milyar km olan M87’nin etrafındaki diskin çapı ise 3,7 trilyon km’dir.
M87 ve Samanyolu’nun merkezindeki Sagittarius A* isimli kara delikleri gözlemlemek için 2009 yılında organize edilen bir grup radyo teleskobundan oluşan EHT, M87’nin etrafındaki sıcak alanda bulunan maddenin yaydığı ışığın polarizasyonunu ölçerek manyetik yapısını haritaladı. Bu alanda, maddenin bir kısmı kara deliğin içine çekilirken bir kısmı da jetler halinde dışarı doğru püskürtülür. Astrofizikçiler bu jetlerin nasıl oluştuğu konusunda fikir birliğine varabilmiş değil; ama kara deliklerin etrafındaki bu manyetik alanların özelliklerini anlamak, güçlü radyasyon ve madde jetlerinin bazı kara deliklerden nasıl yayıldığına ilişkin önemli bilgiler sunabilir. Ayrıca ışık hızına yakın hızlarda yayılan bu jetlerin, kara deliklerin nasıl “beslendikleri” ve bu kadar “büyüdükleri” konusunda da kritik bilgiler sunacağı düşünülüyor.
Bilinmesi ve kanıtlanması zor görünen soru ve problemlerin sorgulayıcı bir zihinsel çabayla yanıtlanmasını sağlayan bilimsel bakış açısı, evrendeki yerimiz hakkındaki bilgilerimizi her geçen gün derinleştiriyor.