Geçtiğimiz günlerde tüm Türkiye’yi şüphelendiren bir olay yaşandı. İmamlığını amcasının yaptığı camiye bağlı Muş Merkez Karşıyaka Kuran Kursundan yaralı olarak hastaneye kaldırılan 12 yaşındaki Mehmet. H. Yavuz, ne yazık ki geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti. Küçük çocuk, 3 Temmuz’da kursun tuvalet kapısının koluna kemerle asılı halde bulunmuştu. Daha sonra Muş Devlet Hastanesine kaldırılan Mehmet, kalbi tekrar çalıştırıldıktan sonra Elazığ Medical Park Hastanesine sevk edilmiş ve günlerce komada kalmıştı. Muş’taki yetkililerle görüştüklerini söyleyen aile üyeleri, skandal olaya ilişkin şu açıklamada bulundu:
“Psikolojik bir sorunu var mı diye sordum. ‘Bir sorunu yoktu, arkadaşlarıyla bir kavgası yoktu’ dediler. Adli bir olay olduğu için soruşturma aşamasında şüpheli bir durum var. Doktorlara sorduğumda ‘Bir çocuk suya atlarsa, balkondan atlarsa bir intihar şekli olur. Çünkü bu ani yapılan bir şey’ dediler. Ama çocuğun böyle bir şeyi tasarlaması şüpheli. Doktorlara da şüpheli geldi.”
Açıklamanın devamında, “Bir suç varsa bu açığa çıksın” diyen aile üyeleri, çocuklarını Kuran kursuna bırakıp sahiplenmemelerinin kendi suçları olduğunu belirtti ve “Böyle bir duruma geleceğini bilseydik Kuran kursuna zaten göndermezdik.” diyerek serzenişte bulundu.
Şüpheli ölümün ardından TELE1’e konuşan ve kendilerine, “çocuğun kendisini tuvalete astığının” söylendiğini belirten Mehmet’in amcası şöyle dedi: “Bir kapı koludur, kapı kolunun uzunluğu neyse odur. Çocuk 12 yaşında, kapı kolunun uzunluğu nedir? Standardı nedir? ‘Kemerle kendini kapı koluna asmış’ diyorlar, yani onu siz hesaplayın, kendi mantığınızla bir sonuca varırsınız.”
Skandal olayın kamuoyunda gündem olmasının ardından CHP İzmir Milletvekili Sevda E. Kılıç, olayın aydınlatılması için bir “meclis araştırma önergesi” hazırladı. Yaptığı yazılı açıklamada çeşitli haber kaynaklarından aldığı bilgilere değinen Kılıç süreci şöyle özetledi:
“Mehmet H. Yavuz’un Muş’a gittikten 3 gün sonra ailesini arayarak, ‘ben imam olacağım’ dediğini, 4 gün sonra ise kendilerine Mehmet H. Yavuz’un intihar ettiği bilgisi verildiğini, ayrıca ‘Çocuğun boyuyla kapı kolu arasında çok fark var. Kapı kolu yüksekliği 1 metre bile değil. O kemerin payı da var. Otursanız bile yere değersiniz. Bu yüzden bu olay bize şüpheli geliyor’ açıklamasında bulunarak olayı şüpheli bulduklarını söylemişlerdir. Aile, Muş’ta ilk müdahalede bulunan doktorun da ‘Bu intihara benzemiyor, el izleri ve morarma görüyorum’ dediğini belirtmişlerdir.” Küçücük çocuklarımız Millî Eğitim Bakanlığının okulları yerine cemaat ve tarikat okullarına ve Kuran kurslarına emanet edildiği sürece bu tür olayların son bulmayacağını belirten Kılıç, devletin çağ dışı eğitim veren yerleri kapatması gerektiğini söyledi.
Ayakların baş olmasıyla, toplumun her kesimine yayılmış ahlaki kokuşmuşluğu gizlilik ve erişim engeli kararlarıyla bastırabileceğini sanan “baştan kokmuş” devletimiz, bu skandal olaydan sonra gösterdiği refleksle kimseyi şaşırtmadı. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi ve Muş Barosu Çocuk Hakları Komisyonu yaptıkları ortak açıklamada, 12 yaşındaki Mehmet’in şüpheli ölümüyle ilgili soruşturmaya gizlilik kararı getirildiğini duyurdu.
Psikolojik bir çilekeşhane sayılan dinî kurumlara ilişkin bir diğer şiddet haberi de Hatay’dan geldi. Hatay’ın Dörtyol ilçesindeki Yeni Yurt Merkez Camiinde müezzin olduğu iddia edilen kişinin, Kuran kursuna katılan bir çocuğu feci şekilde darp ettiği görüntüler haber kaynaklarına ve sosyal medyaya düştü. Daha önce defalarca şikâyet edilen, ancak hakkında hiçbir soruşturma açılmayan müezzinin, söz konusu görüntülerde bir öğrenciye defalarca tokat attığı, sonra havaya kaldırıp yere fırlattığı ve bu esnada diğer öğrencilerin korkudan kaçıştığı, kameralara açıkça yansıdı. Bu skandal görüntülerin adeta bir “adalet divanı” haline gelen sosyal medyaya düşmesiyle, Dörtyol Kaymakamlığı ve Dörtyol İlçe Müftülüğü söz konusu müezzin hakkında idari soruşturma başlattı. Ayrıca çocuğuna darp raporu alan baba Adem G.’nin suç duyurusunda bulunması üzerine Cumhuriyet Savcılığı da iddialara ilişkin adli soruşturma başlatıldı.
Daha önceki yazılarımızda, hükümetin Kuran kursu denetimini MEB’den nasıl aldığını ve tüm okulların nasıl fiilen İmam Hatip liselerine dönüştürüldüğünü anlatmıştık. Küçücük çocukların, oyun oynayıp kendilerini geliştirmeleri ve çevrelerini tanımaları gereken yaşlarda, çocuk gelişiminden bihaber dinci zihniyetin eline bırakılıp yatılı okullarda ailelerinden uzak bir şekilde yetiştirilmeleri kabul edilemez. Mehmet H.Yavuz kendisini gerçekten astıysa bile, yetkililerin o anda nerede olduklarını ve bu intihara/kazaya neden engel olamadıklarını açıklamaları gerekiyor. Bu kadar büyük bir skandala rağmen Muş Karşıyaka Kuran Kursu’nun kapatılmaması ve Muş Valiliği, Muş Müftülüğü ve Diyanet tarafından henüz bir açıklama yapılmamış olması, dinî kurumların bu çocukların canlarını ne kadar değersiz saydığını açıkça gösteriyor.