Veri Kaynağı geçtiğimiz günlerde, Türkiye’de yurttaşların komşu olmayı tercih ettiği ve etmediği grupları mercek altına aldı. Yayınlanan grafik, ateist bir komşuyla alakalı fikir belirten katılımcıların yaklaşık %57’sinin böyle biriyle komşu olmak istemediğine fakat %43’ünün ise bu durumu bir sorun olarak görmediğine işaret ediyor.
Halkın yaklaşık %44’ü Hristiyan, %37’si Musevi, %20,5’i Alevi ve farklı mezhepten komşu istemediğini belirtiyor. Kendini Sünni İslam’a ait hisseden biriyle komşu olmak istemeyenlerin oranı yaklaşık %15 ve dindar bir komşusu olsun istemeyenlerin oranı ise %16. Bu türden komşuları olmasını sorun etmeyenlerin oranları sırasıyla: %56, %63, %80, %85 ve %84.
Grafiğin dikkat çeken noktalarından bir tanesi de yedi kategorinin her birine “Benim için önemli değil.” diyenlerin oranının diğer tüm gruplardan fazla olması. Bu verilerle ulaşılabilecek sonuçlardan biri şudur ki Türk halkı, siyasetçilerin sandığının aksine, dinî inançlar hatta inançsızlıklara çok daha hoşgörüsüz değil. Toplumu bu sosyal yarılmalarla kutuplaştırmak öyle görülüyor ki gittikçe zorlaşacak. Bu bakımdan siyasetçilere düşen görev; herkesi kucaklamak, dinî bakımdan azınlık sayılanlara yönelik ayrımcılıklara izin vermemek ve onları hedef göstererek siyasal söylemde bulunan kimselerin toplumsal barış ile huzura zarar vermesinin önüne geçmektir.