Ulusal Seküler Toplum’un haberine göre The Children’s Law Centre’ın BM Çocuk Hakları Komitesine sunduğu raporlarda çocukların, ebeveynlerinin inançları ekseninde nasıl ayrıştırıldığı, zorunlu ibadete tabi tutulduğu ve kutsal sayılan metinler temelinde din dersleri almak zorunda bırakıldıkları açıklanıyor. BM Çocuk Hakları Komitesinin karma ve birleşik eğitim önermesine rağmen bu tür bir eğitime yalnızca çocukların %7’sinin dahil olabildiği, çoğunluğun Protestan ve Katolik ebeveynleri nedeniyle ayrı türde eğitim gördükleri bildiriliyor. Kamusal talebin de bu yönde olmasına rağmen hâzlihazırda karma eğitim veren okulların kayıt fazlası sıkıntısı yaşadığı, bu nedenle kamusal talebin karşılanamadığı aktarılıyor.
2016’da BM Çocuk Hakları Komitesinin “okullarda zorunlu, toplu ibadet pratiğine son verilmesi” önerisine karşın pratiğin Kuzey İrlanda’da devam ettiği, 16 yaşından büyük çocukların dahi kendi rızalarıyla bu pratiği yapmamasının mümkün olmadığı bildiriliyor. Geçtiğimiz yıl, Kuzey İrlanda Yüksek Mahkemesi de zorunlu tutulan bu pratiğin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğuna hükmederken toplu ibadete kendi rızasıyla katılmamayı seçen öğrencilerin toplumsal damgalanma riskiyle karşılaştığına da dikkat çekmişti.
Kuzey İrlanda merkezli faaliyet yürüten The Children’s Law Centre’ın raporları da şimdiki durumun bir inanç biçimini (Hristiyanlık) öncelediği ve ebeveynleri karşı çıkmadığı müddetçe çocukların dinî aktivitelerde yer alacağını varsaydığına işaret ediyor. Yine ders kitaplarında Hristiyanlık dışındaki dinlerin “diğer inançlar” olarak nitelendirilerek Hristiyanlığın öncelikli gösterildiği vurgulanıyor.