BirGün’ün haberine göre, AKP Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, bir toplantıda mahalle muhtarları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve Arnavutköy Belediyesi meclis üyeleriyle bir araya geldi. Ancak Kurtulmuş’un yaptığı açıklamalar, Türkiye’de siyasetin ne yazık ki kimlikler üzerinden yapılması konusunda endişeleri artırdı.
Kurtulmuş, “Birisi kalkıyor diyor ki ‘ben Sünniyim’, öteki kalkıyor diyor ki ‘ben Aleviyim.’ Kimlikler üzerinden siyaset yapmak özellikle dünyanın içinde bulunduğu bu dönemdeki riskler bakımından fevkalade tehlikelidir. Cumhurbaşkanı’mızın sözünü duydunuz. Biz bu ülkenin evlatlarını, Aleviler, Sünniler, Şiiler vesaire diyerek mezheplerine, meşreplerine göre ayırmayız. Çünkü biz, bu ülkenin insanlarının yüzde 99’u Müslüman’dır ve hepimizin ortak dini Müslümanlıktır, İslam’dır. Bundan da şeref duyarız. Bundan da iftihar ederiz.” diyerek açıkça bir siyasi kutuplaşma yaratmaktan kaçınmadı.
Ancak unutulmamalıdır ki Türkiye, anayasamıza göre devletin dini konularda tarafsız olma zorunluluğu karakterize edilen laik bir düzenle yönetilmektedir. Bu nedenle İslamiyet’i ya da herhangi başka bir inancı toplumun birleştirici bir unsuru gibi değerlendiren Kurtulmuş sanıyoruz ki Türk halkının değişen inanç sistemlerinden habersiz yahut art niyetli.
Kurtulmuş’un köken ve ırk üzerinden siyaset yapmayı da doğru bulmadıklarını ifade etmesi takdir edilebilir. Ancak, Türkiye’nin laik yapısının korunması ve siyasi kutuplaşmalara engel olunması için siyasetçilerin dini, etnik veya kimlik temelli ayrımcılık yapmaktan kaçınması gerekmektedir.