Evlilik yaşının kaç olması gerektiği konusundaki tartışmalara farklı bir bakış açısı getiren Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın tartışmalı söylemleri, ulusal gündemin en çok konuşulan konularından biri oldu. Özellikle 15 yaşında cinsel olgunluğa erişen bir bireyin rızasının geçerli olabileceği ifadeleri, çocuk yaşta evlilikler ve çocuk hakları konusunda geniş çapta eleştirilere neden oldu.
“Anadolu’da yıllardan beri 14, 15, 16 yaşlarında büyüklerimiz evlenmiş, bunlar aklı başında olmadan mı evlendi? Mutlu yuva kurmuşlardır.” diyerek kendi tespitlerini ve görüşlerini belirten Erbakan’ın bu söylemleri, çocukların haklarını koruma altına almayı amaçlayan ve çocuk yaşta evliliklere karşı çıkan birçok kişi ve kuruluş tarafından sert bir dille eleştirildi.
Erbakan’ın sözleri, çocuk haklarına, çocuk istismarına ve çocuk yaşta evliliklere karşı duran İMDAT Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği’nin de dikkatinden kaçmadı. Çocuk evlilikleri ile ilgili yaptığı geniş çaplı araştırmaların sonuçlarını açıklayan dernek, 2020 yılında Türkiye’deki çocuk evliliklerin oranını %14,7 olarak belirledi ve Türkiye’yi, Avrupa’da çocuk evliliklerinde birinci sıradaki ülke olarak işaretledi. İMDAT Derneği’nin raporunda, çocuk evliliklerinin nedenleri arasında gelenekler, aile şerefi, dini bilgilerin yanlış yorumlanması, ekonomik nedenler, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, göç ve ebeveynler üzerinde toplumsal ve aile içi baskı olduğunu belirtti.
Bu bağlamda, Erbakan’ın çocuk yaşta evliliklere dair ifadelerinin, toplumda birçok insanın ve organizasyonun çocuk haklarına yönelik tutum ve çabalarını küçümsemek olduğunu düşündüğünü ifade ediyoruz. Evlilik ve cinsel olgunluk, yalnızca biyolojik bir süreç değil, aynı zamanda sosyal ve duygusal olgunlukla da ilgilidir. 15 yaşındaki bir çocuğun ‘cinsel olgunluğa erişmiş’ olsa bile, sosyal ve duygusal olarak evliliğe hazır olup olmadığı konusunda şüpheler bulunmaktadır.
Erbakan’ın ifadeleri, toplumda tartışma yaratmakta ve pek çok kişi ve kuruluş tarafından endişe ile karşılanmaktadır. Erbakan’ın ifadeleri, toplumdaki bireylerin ve özellikle çocukların haklarını korumak adına çalışan sivil toplum örgütleri, hukukçular, psikologlar ve eğitimciler tarafından endişeyle karşılandı.
Çocuk yaşta evliliklerin, çocukların fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimlerini olumsuz yönde etkileyebileceği konusunda geniş bir literatür bulunmaktadır. Çocukların eğitim hayatlarına erken son vermek zorunda kalmaları, daha fazla sağlık sorunları yaşamaları ve ekonomik açıdan daha dezavantajlı duruma düşmeleri gibi sonuçlar, erken yaşta evliliklerin yaygın olduğu toplumlarda sıklıkla görülmektedir.
Ayrıca, Türkiye gibi geleneksel yapıya sahip toplumlarda, evlilik ve aile hayatı ciddi sorumluluklar gerektirmekte ve bu sorumluluklar genellikle genç kızların omuzlarına yüklenmektedir. Bu nedenle, evlilik yaşının düşürülmesi, çocuklar üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştirebilir.
Bu noktada, ulusal ve uluslararası düzeyde çocuk haklarına yönelik yasal düzenlemelere uyum sağlamak ve çocukların korunmasına yönelik politikalar geliştirmek önemlidir. Erbakan’ın ifadeleri, evlilik yaşının düşürülmesi konusunda halkın ve politika yapıcıların dikkatini çekmiş olsa da, çocukların refahı ve haklarına yönelik daha geniş bir perspektiften bakmak önemlidir.
Ülke olarak, çocukların eğitim, sağlık ve genel yaşam kalitelerini artırmaya yönelik politikalar oluşturmak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek, sürdürülebilir kalkınma açısından daha verimli ve etkili bir yaklaşım olabilir. Çocuk evliliklerinin, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde, uzun vadeli olumsuz sonuçları olabileceği unutulmamalıdır. Dolayısıyla, politika yapıcıların, çocuk haklarına ve toplumsal kalkınmaya duyarlı, dengeli ve sorumlu kararlar alması önemlidir.