Gazeteci Zülal Kalkandelen’in keskin bir dille işaret ettiği gibi, Türkiye’de laiklik ilkesinin altı oyulmuş durumda. Kalkandelen’e göre, laikliğe aykırı uygulamaların artması ve iktidarın bu eğilimi desteklemesi büyük bir endişe kaynağı. Anayasal bir ilke olarak laikliğin korunması gerektiği açıkken, iktidarın yaptığı uygulamalar bu ilkeyi çiğnemekten geri durmuyor.

Kalkandelen’in işaret ettiği gibi, Ankara Adliyesi’nde açılmaya çalışılan Kuran kursu bu çılgınlığın yeni bir örneği. Yargı erkinin tarafsız ve dinden bağımsız olması gereken bir yapıya sahipken, bu tür dinsel eğitim programları anayasa ve hukuka aykırıdır. Kamusal alanda dini kuralların dayatılması, yargıyı aşındırır ve adaletin sağlanmasını zorlaştırır. Bu hareket, şeriatın yolunu açarak, laik yapıyı tehlikeye atan tehlikeli bir eğilimi destekler.

Ayrıca, şiddet mağdurlarına yönelik haksız uygulamalar da büyük bir sorun. Kalkandelen’in örnek verdiği Pınar Gültekin davasında, canice işlenen bir cinayetin faillerinin adil cezalar alamaması, adalet sisteminde derin bir çürümenin olduğunu gösteriyor. “Haksız tahrik” indirimleri gibi uygulamalar, insan hayatını hiçe sayan bir bakış açısının ürünüdür ve bu tür suçlara karşı daha katı yaptırımlar gerektirir.

İktidarın laiklik ilkesine yönelik bu vurdumduymaz tutumu, demokratik değerleri, insan haklarını ve adaleti tehlikeye atıyor. Ülkenin, laikliği koruyan, insan haklarına ve adalete saygılı bir yapıya dönmesi gerekiyor. Zülal Kalkandelen’in de dikkat çektiği gibi, bu sadece bir politik mesele değil, aynı zamanda toplumun temel değerlerini koruma mücadelesidir. Türkiye, anayasal ilkelerine bağlı kalarak, laikliğin altını oyan bu tür uygulamalara karşı durmalıdır.

Haberin Kaynağı:
KAYNAK