BD Yüksek Mahkemesi bugün Groff v. DeJoy davasında kararını açıkladı. Oybirliğiyle alınan karar işletmelere, çalışanın dinî düzenleme talebini (çalışanların dinî inançlarını ve bunların pratiklerini uygulamasına izin verecek şekilde iş ortamında yapılan her türlü düzenleme) reddetmelerine izin verilen uzun süredir uyulan yasal standardı değiştiriyor. Dava şimdi, Groff’un şikayetinin değiştirilen standart altında başarıya ulaşıp ulaşmadığını görmek üzere alt mahkemeye geri gönderilecek.
Samuel Alito’nun görüşü, iş hukuku ve semantiklerin ezoterik bir incelemesi gibi okunsa da, dinî düşünceler lehine yasal hedefleri bir kez daha değiştirme kararı, açıkça şu mesajı veriyor: “Bu mevcut Yüksek Mahkemenin bakış açısını açıkça ortaya koyan bir başka Alito kararıdır: dinle ilgili davalarda, dindar olmayanların etkisi önemli değil.” dedi CFI Başkan Yardımcısı ve Hukuk Danışmanı Nicholas Little. “Yargıç Alito’nun göz ardı ettiği şey, buradaki gerçek dünya etkisidir – bir kişi dinî nedenlerle izin alırsa, o vardiyanın başkası tarafından yerine getirilmesi gerekir. Yüksek Mahkeme korktuğumuz şeyi kararlaştırdı; esasında, artık herkesin pazar günlerini teslim etmesi gerekebilir ki bu, Hristiyanların o gün çalışmak zorunda kalmamaları için.” diye ekledi.
CFI’nın Seküler Hümanizm Konseyi’nin yürütme direktörü Paul Fidalgo da aynı fikirde. “Yüksek Mahkeme bize şu mesajı verdi: Bazı insanların dinî tercihleri, başkalarının ihtiyaçlarından her zaman daha önemli.” dedi. “Amerikan halkının bununla ilgili ciddi bir şekilde düşünmesi gerekiyor, çünkü bu postanedeki hafta sonu vardiyalarından çok daha fazlasıyla ilgili.”
Katıldığı ayrı bir görüşte, Sonia Sotomayor, bir çalışanın dinî düzenleme talebinin iş arkadaşlarına olumsuz etkilerinin “makul zorluk” sorularının cevaplandırılmasında hala bir etken olacağını kabul etti. Ancak Groff kararıyla oluşturulan değiştirilmiş yasal standart şimdi bariz şekilde dinî olmayan ve dinsel pratikleri yapmayan çalışanların düzenlemelerin yükünü taşımalarını gerektiriyor.
CFI, dinî günlerde izin alanların yerine hafta sonları çalışmak zorunda kalacak dindar olmayanların haklarının dikkate alınmasının önemini savunan American Atheists’le ortak imzalı bir amicus curiae dilekçesi kaleme aldı.
“Çoğulcu bir toplumda yaşıyoruz ve herkesin tercihleri ve istekleri, dinsel olmayanlar da dahil olmak üzere, eşit şekilde önemli olmalıdır. Bu yasal yorumlama altında açıkça böyle değil.” diye belirtti CFI Başkan Yardımcısı Little.
Haberi Özgün Dilinde Okumak İçin buraya tıklayınız.