İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü sorumluluğundaki Çocuk Evlerinde kalan devlet korumasındaki çocuklar, ciddi bir kamu denetimi olmaksızın Mutlu Yuva Derneği’nin düzenlediği 40 günlük eğitim kampına alındı. Bu durum, Nur Cemaati’nin bir kolu olan Suffa Vakfı’yla bağlantılı olduğu iddialarını beraberinde getiriyor.
Eğitim kampı, İstanbul’un Güngören ilçesinde faaliyet gösteren, yine bir dini cemaate ait olan Özel Gündüzalp Erkek Öğrenci Yurdu’nda gerçekleştiriliyor ve 3 Temmuz – 11 Ağustos tarihleri arasında sürüyor. “Yaz kampı” adı altında düzenlenen etkinlik, ileri dönemde “abilik sorumluluğu” verebilecek gençlere odaklanıyor ve kamu denetimi olmadan devam ediyor. Kampta verilen din eğitiminin, cemaatin içsel kurallarına dayalı bir medrese eğitimi formatında planlandığı anlaşılıyor. Resmî duyurularında yalnızca erkek çocuklar için olduğu belirtilen bu kamp, açıkça bir tarikatın etkisini yansıtıyor.
Mutlu Yuva Derneği, Türkiye’nin birçok ilinde faaliyet gösteriyor ve kendi internet sitesinde 140 Çocuk Evi’nde çalışma yürüttüğünü belirtiyor ancak bu derneğin, 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nu delerek kendi çocuk evlerini açtığı ve personelini kendi seçtiği görülüyor. Kanuna göre, sadece bakanlık bu tür evleri açabilir ve hizmetler sunabilirken, denetim amaçlı sivil toplum örgütlerinden destek alabilir.
Buna ek olarak, Çocuk Evleri’nin bütçelerinin tarikat derneği tarafından karşılandığı ve eğitimcilerin tarikat tarafından seçildiği ortaya çıkıyor. Bu durum, hukuka açık bir şekilde aykırıdır. Dernek, tarikatın bu evlerin bütçesini karşılamasını, eğitimcileri seçmesini ve kuruluş amacını örgütsel bir cemaate devretmesini açıkça belirtiyor. Suffa Vakfı’nın, devletin kendi kurumlarını tarikata emanet etmeden önce vakfa ait özel öğrenci yurtları işlettiği de biliniyor. Örneğin, bu vakfa ait bir yurtta görev yapan kişi, çocukları taciz etmekten suçlu bulunmuştu.
Derneğin bu etkisini elde etmesinin ardında siyasi bağlantılar bulunuyor gibi görünüyor. Derneğin yönetim kurulu başkanı, AKP Erzurum milletvekilliği yapmış bir isimken, yönetim kurulu üyelerinden bir diğeri Merkez Valisi olarak görev yapmıştır. Kamu personeliyle yapılan görüşmelerde, Merkez Valisinin baskı yaratarak müdürlükler üzerinde etkili olduğu belirtiliyor. Buna ek olarak, derneğin siyasi etkisi sayesinde çocukların okul seçimlerinde imam hatip okullarına yönlendirilmesi gibi müdahalelerin yapıldığı ortaya çıkıyor. Bu tür olaylar, devletin ve toplumun asıl sorumluluğu olan çocukların geleceğini şekillendirme çabalarının tarikatların etkisi altında olduğunu gösteriyor.
Haber kaynağının edindiği bilgilere göre, dernek siyasi bağlantıları sayesinde süreci üst düzeyden yönetiyor ve bu durum idarenin dışlanmasına ve personelin üzerinde baskı oluşturulmasına neden oluyor. Bu, devletin çocukları kendi dini öğretilerine yoğurmak isteyen tarikatların kontrolüne bırakması anlamına geliyor.