Boğaziçi Üniversitesinde baskı ve akademik özgürlüğe yönelik müdahaleler son bir ay içinde de devam etti. En son olarak, kapalı havuz ve fitness salonunda ‘cinsiyet ayrımı’ uygulaması hayata geçirildi. Bu uygulama, Hisar Kampüs Kapalı Havuz ve Fitness Salonu’nun belirli saatlerde sadece kadınlara veya sadece erkeklere hizmet vermesini içeriyor. Boğaziçi Üniversitesi tarihinde ilk kez gerçekleşen bu uygulama, akademisyenler tarafından tuhaf ve endişe verici olarak değerlendirildi.
Son bir ay içinde yaşanan diğer olaylar arasında öğrenci kulüplerinin kapatılması ve yerine “koğuş” olarak adlandırılan 15 kişilik öğrenci yurtlarının oluşturulması bulunuyor. Ayrıca, 15 dakikalık sessiz protesto eylemine katılan öğretim üyeleri hakkında disiplin soruşturmaları başlatıldı ve eylemlerin “kanuna aykırı” ve “üniversite işleyişini bozucu” olduğu iddia edildi. Üniversite yönetimi, kadro ve izin taleplerini reddedilen bazı öğretim üyelerinin istifalarını aldı.
Emekli öğretim üyesi ve yazar Murat Gülsoy’un okula girişi yasaklandı ve onunla gerçekleştirilecek etkinlik iptal edildi. Cumhurbaşkanı kararıyla, Kuzey Kampüs’teki birinci ve ikinci kuzey yurdunu içeren bölge “teknoloji geliştirme bölgesi” ilan edildi. Bu karar, depreme dayanıklı olmadıkları gerekçesiyle kapatılan yurtlar nedeniyle devam eden barınma krizini derinleştirebilir.
Boğaziçi Üniversitesi’nden Cem Say BirGün’e verdiği röportajda, bu uygulamaların üniversitenin yüz yıllık tarihinde görülmemiş olduğunu ve bu durumun endişe verici olduğunu belirtti. Akademik özerkliğin ve üniversitelerin nasıl olması gerektiği konusunda bin yıllık kuralların ve anayasa tarafından güvence altına alınan özerkliğin çiğnendiğini vurgulayan Say, bu durumun üniversitenin varlık nedenini ortadan kaldırabileceğine dikkat çekti. Akademisyenler, hukuki mücadele yoluyla bu tür atamalara ve kurallara karşı çıkarak Boğaziçi’nin üniversite kimliğini koruma çabasını sürdürüyor.