Dünyadaki birkaç islam cumhuriyetinden biri olan İran İslam Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, şüpheli bir helikopter kazası sonucunda öldü. Helikopterde Reisi’nin yanı sıra Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdullahiyan, Doğu Azerbaycan Eyalet Valisi Malik Rahmeti, Cuma İmamı ve Doğu Azerbaycan Eyaletinde Veliyyi Fakih Temsilcisi Muhammed Ali el-Haşim de vardı. İbrahim Reisi, İran siyasetindeki ‘reformist’ ve ‘muhafazakar’ çekişmesinde muhafazakar kanadın bir temsilcisiydi.


Sertlik yanlısı ve islam devriminin sekter takipçilerinden biri olan Reisi, devrim sonrasında 1981’den itibaren savcı olarak görev yaptı. 25 yaşındayken Tahran’da savcı yardımcısı görevini üstlenmişti, 1988 yılından itibaren ise “Ölüm Komitesi” adı verilen gizli mahkemelerde dört yargıçtan biri olarak yüzlerce idam cezasının altına imza attı. Her türlü muhalifin celladı olarak ünlendi. Ölüm Komitesi, siyasi faaliyetlerinden dolayı hapis cezasını çekmekte olan binlerce mahkumu ‘yeniden yargıladı’ ve idam cezası verdi. Çoğu, Halkın Mücahitleri Örgütü olarak bilinen sol muhalefet grubu üyeleriydi.


Bu mahkemeler tarafından ölüm cezasına çarptırılanların kesin sayısı bilinmiyor, ancak insan hakları grupları yaklaşık 5 bin erkek ve kadının infaz edildiğini ve insanlığa karşı suç teşkil edecek şekilde işaretsiz toplu mezarlara gömüldüğünü söylüyor. Tabii hapiste kaldıkları süre boyunca işkenceye uğradıklarını da eklemek lazım!
Reisi defalarca idam cezalarındaki rolünü reddetti. Ancak, aynı zamanda Ayetullah Humeyni’nin verdiği bir fetva veya dini hüküm nedeniyle bunların haklı olduğunu da söylemeden edemedi. Reisi, 2021 yılındaki ayaklanmalarda da pek çok gencin ölümünden sorumlu… 2021’de toplu infazlardaki iddia edilen rolü sorulduğunda gazetecilere, “Eğer bir yargıç, bir savcı halkın güvenliğini savunduysa övülmeli. Her dönemde insan haklarını savunmuş olmaktan gurur duyuyorum” ifadelerini kullandı.


Tahran’da başörtüsünü ‘uygunsuz’ taktığı iddiasıyla ahlak polisi tarafından gözaltına alınan genç kadın Mahsa Amini’nin ölümünün ardından başlayan protestolarda da sertlik yanlısı tutumuyla öne çıktı Reisi. Ülkenin dört bir yanında ve uluslararası kamuoyunda İran rejimine karşı geniş çaplı protestolar gerçekleştirildi. İranlı üst düzey yetkililer Amini’nin ‘ahlak polisi’ tarafından kötü muameleye maruz kaldığını yalanladı, ancak Birleşmiş Milletler (BM) Araştırma Komisyonu Amini’nin ‘ölümüne yol açacak fiziksel şiddete maruz kaldığını’ tespit etti. BM, Mahsa Amini protestoları yargılamalarında işkence altında alınan itiraflara dayanan, özet yargılamalar olduğunu tespit etmesinden sonra, 20 binden fazla protestocu gözaltına alındı, işkenceler gördü ve dokuz genç erkek protestocu ise idam edildi.


İbrahim Reisi, ateist olmanın idamla cezalandırıldığı bir ülkedeki “şii molla diktatörlüğünün cellatlarından biri” olarak tarihe geçti. Bu diktatörlük içindeki iç hesaplaşmalar nedeniyle öldürüldüğüne yönelik iddialar muhtelif… Kaza sürecindeki gariplikler de ortada, ama Tahran pek çok benzer olayda olduğu gibi bu soruşturmayı da karartacak. Teokratik bir diktatörlüğün temsilcisinin bir gün yargılanması ve kalan ömrünü hapiste geçirmesini dilerdik. Tıpkı İran’da ölüm haberinin ardından sevinçle kutlamalar yapan milyonlar gibi…