Uluslaşma sürecinde hep kurbanlar verilir. Hele ki savaşların ardından yeni bir devlet kuruluyorsa… Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında ve sonrasında da böyle acı hikayeler var. Türkiye’nin Rum yurttaşları artık bir azınlık bile değil, sayıları birkaç bini geçmiyor. Oysaki bir zamanlar Anadolu’da nüfusun önemli bir bölümünü oluşturuyorlardı.
İstanbul Patriği I. Bartholomeos’un başında bulunduğu Ortodoks Kilisesi, şehri Bizanslıların yönettiği 4. yüzyılda kurulmuştu. Ancak bugün bu topluluk yok olmanın eşiğinde… İstanbul’daki Rum mevcudiyetini, bu topluluğa ait yapılarda görmek mümkün. Fakat çoğu Rum, 1923 tarihinde gerçekleşen Türk-Yunan mübadelesinde şehri terk etmiş, geriye kalanlar da daha sonra gerçekleşen olaylar neticesinde şehirden kovulmuştu. Sonuç olarak geçen yüzyılda, Rum toplumunun nüfusu 350 binden bin 500’e düştü. Topluluğun günümüzdeki lideri Patrik Bartholomeos ise böyle bir düşüşe karşı koymanın zor olduğunu dile getiriyor: “Geçmiş dönemler çok daha zordu. 70’li, 60’lı, hatta 50’li yıllarda insanlar burada bir gelecek göremedikleri için şehri terk etmişti. Günümüzde durum farklı. Gençler İstanbul’u terk etmek istemiyor ancak, bu kadar az kişinin kalması geleceği öngörmeyi elbette zorlaştırıyor”.
“Bir zamanlar beş kişiydik ancak, şimdi tek kişi kaldı” 1925’te İstanbul’da kurulmuş olan Türkiye’nin son Rum gazetesi Apoyevmatini’nin tek kişilik bürosunu yöneten Minas Vasiliadis, gazeteyi şöyle tanıtıyor: “Apoyevmatini yalnızca haber vermek için kurulmuş bir gazete değil, aynı zamanda tarihi bir arşiv işlevi görüyor. Yunanca çıktığı için de Rum toplumunu birbirine bağlayan bir tutkal.”
Gazete günde 200 adet satıyor ve gelirinin tamamı gazetenin dağıtımını yapan Aytaç’a veriliyor. Şehirde yer alan Rum okulları gibi sabit müşterilere sahip olsa da, Aytaç’ın dağıtım rotası yıllar geçtikçe kısalıyor. “Geride sadece yaşlılar kaldı. Gençler artık okumuyor. Bu yüzden yalnızca 200 adet gazete basıyoruz; bu sayı eskisinden çok daha az. Sayı sürekli düşüyor ve düşmeye devam edecek” diyor Aytaç. Ancak gazetenin yöneticisi ve editörü Vasiliadis, tüm bu olumsuzluklara karşı vaz geçmeye niyetli değil, France 24’teki röportajında şöyle diyor: “Ben kendi adıma tüm enerjimi bu gazeteye veriyorum. Şu an tek hedefim bu ve gücüm yerinde olduğu sürece devam edeceğim”.