2004 yılında 5199 sayılı Kanun ile sokak hayvanlarına yönelik katliamların, kötü muamelenin önü kesilmiş, çok iyi koşullarda olmasa da bir ölçüde yaşama hakkı yasayla koruma altına alınmıştı. Hayvanları Koruma Kanunu ile belediyeler sokak hayvanlarının kısırlaştırılması, aşılanması ve beslenmesi konusunda yetkilendirilmiş ve görevlendirilmişti. Ne yazık ki bu görevi pek çok belediye yerine getirmedi. Sonuçta kısırlaştırma ve aşılama yapılmayınca, kızışma döneminde saldırganlık gösteren sokak hayvanı sayısı arttı, aşılama yapılmadığı içinse bir halk sağlığı meselesi ortaya çıktı. Ve tabii ki çok yüksek bir popülasyon!
Yirmi yıl boyunca belediyelerin bu sorumsuzluğuna göz yuman iktidar, şimdi sokakları hayvansızlaştırmak için katliamların önünü açıyor. Şanlıurfa, Niğde, Ankara-Altındağ derken, Gebze ve Ümraniye barınaklarındaki toplu hayvan kıyımları ortaya çıkıyor. Zehirlenerek, dövülerek, aç bırakılarak öldürülen sokak hayvanı sayısını hiçbirimiz net olarak bilmiyoruz. Ve her katliamın ardından bu yasadışı uygulamanın baş sorumlusu olan belediye başkanları, belediyenin bu icraatlarından habersiz olduklarını iddia ediyor. Birkaç görevliye sözde soruşturma açılıyor ve kıyım devam ediyor.
Hayvanseverler ve hayvan hakları savunucularının mücadelesi olmasa, sokaklarda da, barınaklarda da tek bir canlı sokak hayvanı bırakmayacaklar. Sebep? Birkaç sebebi var, hepsi de birbirinden kötücül. Öncelikle, yeni bir kutuplaşma yaratmak, ardından çoğunu muhalefetin kazandığı belediyeleri yargı baskısıyla bu kıyıma ortak ederek halkla belediyeleri karşı karşıya bırakmak. Bunlar siyasi hedefler… Bir de ekonomik hesapları var. Şehir merkezlerinde sokakta tek bir hayvan bırakmayarak ‘steril’ bir kentleşme… Hem turistler hem de zenginler için ‘modern’ şehirler yaratmak! Tabii sokak hayvanlarıyla birlikte yoksulların da göz önünden çekilmesi gerek. Kentsel dönüşümden anladıkları bu…
Bugüne kadar, özellikle 19. yüzyılın başından 20’nci yüzyılın sonuna dek bu dünyada yüzlerce sokak hayvanı katliamı yapıldı. Avrupa ve ABD’de sokakta kedi ve köpek görmememizin ardında işte böyle kanlı bir kıyım yatıyor ve buna ‘modernlik’ diyorlar. Batıyı sürekli eleştiren bu din istismarcılarının, en büyük batı özentisi işte bu hayvan katliamcılığı… Son olarak Romanya’da yürürlüğe giren bu yasanın sonuçları ortada… Sokak hayvanlarının neslini kurutamadılar, ama binlerce köpeği katlettiler. Sonuçsuz ve kanlı bir çözümde ısrar etmek akıldışı değil mi?
Oysa ki, bu topraklarda binyıllardır kediler ve köpeklerle kamusal alanlarda hep birlikte yaşamış halklar var. Sorunun çözümü ise hiç de zor değil. Kısırlaştır, aşılat ve yerinde yaşat. Görevini yapmayan belediyelerin ceremesini sokak hayvanları çekmemeli… Eğer ki bu yöntem uygulanırsa beş yıl içerisinde ne yüksek popülasyon kalacak, ne köpek saldırısı ne de sokak hayvanlarından kaynaklı halk sağlığı sorunu!
Haber Kaynağı