Din İşleri Yüksek Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Cağfer Karadaş’ın görüşleri sosyal medyada gündem oldu. Karadaş, meal çevirilerinin bağlamı tam olarak veremediğini, bu nedenle öğrencilerin okuduğunu anlama konusunda sorun yaşadıklarını, kafalarının karıştığını ve bu durumun ateist ile deist oranının artmasına yol açtığını belirtti.
Bazı ilahiyatçılar ise ateist ve deistlerin sayısının artmasının sebebinin, Müslümanların imaj tutarsızlığı, yalnızca meal okuyup tefsir okumamalarının yol açtığı eksiklikler ve bazı hadislerin olayları çarpıtarak yansıtması olduğunu ifade ediyor.
Fakat bu açıklamalar tam anlamıyla gerçeği yansıtmıyor. Türkiye’de ateist nüfusun artmasındaki en büyük sebep, günümüzde insanların bilgiye kolaylıkla ulaşabiliyor olmasıdır. Elli yıl önce radyo ve televizyon her yerde yaygın değildi; yüz yıl önce ise kitle iletişim araçları yoktu. Dini bilgiler, halkın ancak bölge imamına danışmasıyla öğrenilebiliyordu. Kitaplar yaygın olmadığı için imamlar bile kaç kitap okuyabilirdi ki? Bugün ise internet ve çeşitli kaynaklar sayesinde toplum, “Kuran mucizesi” ya da “peygamberin yüksek kişilik özellikleri” diye anlatılanların gerçeği yansıtmadığını fark etti. İnsanlar; Kuran, İslam tarihi ve hadislerde bizzat okuyarak gördükleriyle, bugüne kadar öğretilen bilgilerin birbiriyle çeliştiğini görünce hayal kırıklığına uğradı.
Toplumun bazı kesimleri ise gerçekle yüzleşmek yerine kendilerini kandıracak hocalara yönelmeyi tercih etti. Çünkü İslam tarihi, hadis ve Kuran meallerinin sunduğu gerçekler, hayallerden farklıydı. Bu nedenle, halkın gönlüne hitap ederek dini gücü ve rantı hayatta tutmak isteyen bazı ilahiyatçılar, şimdiye dek kabul edilen ve sahih denen hadisleri inkâr etmeye başladılar. Daha sonra ise kendi yorumlarını içeren mealler yazarak kendi tefsirlerini oluşturdular. Bu durum, inandıkları Tanrı mesajını sanki doğru bir şekilde verememiş, yani maksadını açıklayamamış gibi bir algı oluşturdu. İlahiyatçılar, halka bu durumu benimsetmek için Tanrı adına konuşmaya başladılar. Ancak görülüyor ki herkes, aslında kendi zihninde oluşturduğu Tanrı adına konuşuyor.
Bu bağlamda, dini bilgiye erişimin kolaylaşması ve farklı kaynakların sunduğu imkanlar, bireylerin inançlarını sorgulamalarına ve farklı düşünce sistemlerine yönelmelerine zemin hazırladı.