Geçtiğimiz hafta İranlı kadınlara kötü bir haber daha gelmişti. 13 Aralık Cuma günü yürürlüğe girmesi planlanan 74 maddeden oluşan yeni ahlak yasalarına göre başörtüsü kanununa uymayanlara ve uygunsuz giyinmeyi, çıplaklığı ve örtünmemeyi teşvik edenlere ağır cezalar verilecekti. Bu cezaların kapsamında 4.445 dolara kadar para cezası, kırbaçlama ve tekrar eden suçlara 15 yıla kadar hapis cezası hatta idam cezası verilmesi yer alıyor. Düzenleme uyarınca para cezasını ödemeyen kişilerin resmi kurumlarda ve banka hizmeti, ehliyet, araç ruhsatı ve pasaport alamaması da gündeme geldi.
Eylül 2022’de Mahsa Amini adında 22 yaşında genç bir kadın “uygunsuz” türban taktığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmişti. Bu olaydan sonra iki yıldır İranlı kadınlar haklarını aramak için ciddi protestolar gerçekleştirdiği halde İran hükümeti çıkarmaya çalıştığı yasalarla halkı sindirme politikası güttü. Cinsiyete dayalı bu kısıtlayıcı “ahlak” yasaları ilk olarak Mahsa Amini’nin ölümünden bir yıl sonra gündeme gelmişti. Devam eden protestoları bastırmaya yönelik çıkarılmak istenen yasalar Eylül 2023’te parlamento tarafından, Eylül 2024’te ise Muhafız Konseyi tarafından onaylanmıştı.
Halihazırda iki yıldır süregelen eylemlerde yüzlerce insan hayatını kaybederken binlerce insan gözaltına alınmıştı. Uluslararası Af Örgütü yaptığı basın açıklamasında bu utanç verici tesettür yasasına karşı yapılan faaliyetlerin İran’da “yeryüzünde fesat çıkarma” suçu olarak değerlendirilebileceğini ve İran’da bu suçun cezasının ise idam olduğunu belirtti.
Bu yasalar tabii olarak tepkiyle karşılandı. İranlı aktivistler, gazeteciler, din adamları, avukatlar ve hatta İran’ın yeni cumhurbaşkanı kadınlara yönelik yapılan kısıtlamaların meşrulaştırılacağı gerekçesiyle yeni yasalara karşı çıktılar. Cumhurbaşkanı Mesud Pezeshkian gerçekleştirdiği bir röportajda yeni yasalara karşı olduğunu ve yasaların uygulanmasının toplumda daha fazla hoşnutsuzluğa yol açacağını belirtti.
“İffet ve Hicab” yasasının halk tarafından ve küresel çapta yoğun tepki alması, belirlenen tarihte yürürlüğe girmesine engel oldu. Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi, parlamentoya gönderdiği mektupta yasanın uygulanmasının durdurulmasını talep etti. Bu durumun oluşmasında İran hükümetinin ısrarlı baskıcı tutumuna rağmen haklarından vazgeçmeyen direnişçi toplumun başarısı göz ardı edilemez. Reformu istenen yasaya ilişkin hükümetten yeni bir tasarı bekleniyor.