
Köy Enstitüleri, Türkiye’nin eğitim tarihinde bir dönüm noktasıdır. Yaparak-yaşayarak öğrenme modelini benimseyen bu kurumlar, yalnızca okuma yazma öğreten değil; üretmeyi, düşünmeyi, birlikte yaşamayı ve dayanışmayı öğreten özgün bir eğitim sistemi sunmuşlardır. Her biri hem öğrenci hem öğretmen olan bireyler, bilgiyi toprağa dokunarak, marangozluk yaparak, hayvan bakarak, kitap okuyarak ve tartışarak öğrenmiştir.
Enstitüler, köy çocuklarının kendi toplumlarına ışık tutabilecek bireyler haline gelmesini hedeflemiştir. Kısa ömürlü olmasına rağmen yetiştirdiği öğretmenler, yazarlar, bilim insanları ve aydınlarla Türk toplumunun gelişiminde büyük rol oynamıştır. Bu nedenle Köy Enstitüleri yalnızca bir eğitim projesi değil, aynı zamanda eşitlikçi ve halkçı bir kalkınma hareketidir.
Bugün hâlâ özlemle anılmalarının sebebi, hayata dokunan, üretimi esas alan ve özgür düşünen bireyler yetiştirme arzusudur. Köy Enstitüleri, geleceğe umutla bakan bir toplumun simgesidir.