Yüksek Ezan Sesi Nasıl Şikayet Edilir?
2019 verilerine göre ülkemizde yaklaşık 84.684 cami vardır. AKP hükümeti tarafından hazırlanan 14.11.2019 tarihli 75718882-216-E.716418 sayılı “Cami hizmetlerinde verimliliğin artırılması” genelgesiyle, ezan sesinin 70 ile 85 desibel arasında tutulmasına karar verilmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü ve Avrupa Birliği değerlerine göre 104 desibellik ses seviyesi, “tehlikeli seviye” olarak tanımlanmaktadır.
Oysa bazı kurumların yaptığı raporlamaya göre, uygulanan ses 80 ile 120 desibel arasında değişmektedir. Bu da mevcut yasal sınırdan yaklaşık 10-35 desibel fazladır.
- 5237 Sayılı Çevre Kanunu’nun 182 ve 184’üncü maddeleri kapsamında bu ses düzeyi, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmenliği’ne göre zararlıdır.
- 2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun 14. Maddesinin, ‘Kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasaktır.
Ses kirliliği insanlarda, başta uyku sorunları olmak üzere işitme kaybına, yüksek tansiyona, kalp rahatsızlıklarına, metabolizma ve solunum sistemi bozukluklarına, erken doğumlara ve bebek ölümlerine, strese dayalı davranış bozukluklarına sebep olmaktadır. Ayrıca işte ve okulda konsantrasyon bozukluğuna ve çocuklarda öğrenme güçlüğüne neden olmaktadır.
Ateizm Derneği olarak savunduğumuz, ezanın yasal desibel sınırında okunmasıdır. Çevremizde pek çok insanın, Müslüman bile olsalar, ezanın yüksek desibelle okunmasından rahatsız olduklarını biliyoruz. Bu bağlamda hükümetin Diyanet İşleri Başkanlığı nezdinde genelge yayınlamasını ve ezanın çıplak sesle okunması konusunun kamuoyunda tartışılmasını istiyoruz.
Dünyadan ve ülkemizden örnekler:
Türkiye’de ezanın hoparlörden okunması 1950’li yıllarda başlamış. Mısır’da bir caminin minaresine hoparlör eklenmesi üzerine taklitçi bir zihniyetle ilk olarak Eyüp Camiine takılmış. Yüksek ezan sesine istinaden Şikayetvar.com’da 791 şikayet listeleniyor. Ayrıca pek çok kişi tarafından ilgili merkezlere şikayet edilmiş ve bu şikayetler çeşitli sebeplerle reddedilmiştir.
- Mart 2014’te evinin çevresindeki cami ve mescitlerden sabah saatlerinde yüksek sesle ezan okunmasından rahatsız olan ve bundan kaynaklanan manevi zararının giderilmesi için İzmir Valiliğine başvuran bir vatandaşın tazminat başvurusu, “dayanaktan yoksun” sayılarak 2016’da reddedildi.
- Atatürk Üniversitesi’nde psikiyatri profesörü olan Nazan Aydın, Şubat ayında Erzurum Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmuş. Oturduğu eve yakın Hacı Selim Efendi Camii’nden ezan okunurken yapılan ölçümlerde ezan sesinin 104 desibele çıktığını, Çevre Kanununda 65 desibeli aşan ses düzeyinin insan sağlığı için “zararlı” kabul edildiğini müracaatında belirtmiş, lakin bir sonuç alamadı.
- Dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip ülkesi Endonezya’da, ezan sesinin yüksek olmasından dolayı şikayette bulunan Budist bir kadın, dine hakaretten 1,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
- Azerbaycan’da ezan çıplak sesle okunmaktadır.
- Bağcılar’da yüksek ezan sesini şikayet eden birinin şikayeti başvurusunun, yüksek sese ilişkin ölçüm değerleri, konuta mesafesi ve ses cihaz açıları gibi somut verileri başvurusuna eklemediği gibi gerekçelerle reddedildi. İlgili gerekçede;
“Somut olayda sabah saatlerinde yüksek sesle ezan okunmasından rahatsız olan bireyin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı ile çoğunluğun inancının bir gereği olan, inananları namaza çağırma niteliği taşıyan ezanın sesinin kamusal alana verilmesi konusunda toplumun menfaatinin dengelenmesi söz konusudur. Bu menfaatlerin demokratik toplumlarda çoğulculuk ve hoşgörü temelinde dengelenmesi gerektiği açıktır.” denildi. Ezanın, İslam dininde bireyleri namaz ibadetine çağırmak veya ibadethaneye gidemeyenlere namaz vaktini bildirmek amacıyla İslam’ın ilk yıllarından itibaren uygulanan bir “dini ritüel” olduğu ve toplumda kültürel bir değer kazandığının da dikkate alınması gerektiği vurgulanan gerekçede, şunlar kaydedildi: “Demokratik hoşgörü ve çoğulculuk, toplumun büyük çoğunluğunun inancı doğrultusunda bazı uygulamalara izin verilmesini kaçınılmaz kılmakta ve bir arada yaşamanın getirdiği bu tür kültürel ve dini uygulamalara belli ölçüde tahammül etme yükümlülüğü doğurmaktadır. Fakat bu yükümlülük, uygulamaların bireylerin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını ihlal edecek boyuta ulaşmasına ve katlanılamaz bir yük teşkil etmesine izin verilmesi anlamına gelmemelidir.” Ayrıca aynı gerekçede, bu tespitler ışığında kamusal makamların olaya gereken özenle yaklaşmadıkları ve olayda söz konusu olan kamusal ve bireysel menfaatleri gerektiği şekilde değerlendirmedikleri, başvurucunun maddi ve manevi varlığını koruma hakkının korunması bağlamında kamusal makamların negatif ve pozitif yükümlülüklerini yerine getirmedikleri sonucuna varılmasının mümkün olmadığı kaydedildi.
Yüksek ezan sesinin şikayeti konusunda atılacak bazı ön adımlar vardır:
1 – Durumun Tespiti
Durum tespitinin bir mahkeme ya da bir noter tarafından yapılması gerekmektedir ve dayanağımız bir yasa hükmü olmalıdır. “Çevre kanununun 14. maddesi ve TCK’nın 183. maddesine istinaden herhangi bir sulh hukuk mahkemesinden bir “tespit talebinde” bulunmamız, ezan okunan herhangi bir saatte bu ölçümü kendi evimizden yaptırmamız gerekmektedir. Bu aşamada mahkemenin adliye kaydı bulunan bir bilirkişi bulup yönlendirmesi gerekir. Bu işlemler sonucunda mahkeme bir “tespit hükmü” verir. Bu bir yargı kararı değil, sadece mevcut durumu tespit eden bir hükümdür.
2 – Tespit Sonrası
Yukarıdaki aşamada anlatıldığı üzere alınan tespit hükmüne, eğer sağlık yönünden bir zarara uğramışsak onun da raporu alınarak, Diyanet İşleri Başkanlığı’na gönderilmesi gerekmektedir.
3 – Diyanet’in Yanıtı
Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan gelen karar olumsuz ise, yani başvurunuz reddedildiyse, yapılan işlemin iptaline yönelik İdare Mahkemesi’nden bir talepte bulunmamız gerekmektedir.
İLÇE BELEDİYE BAŞKANLIĞI EZAN ÖLÇÜM DİLEKÇESİ
İL ÇEVRE VE ORMAN MÜDÜRLÜĞÜ EZAN ÖLÇÜM DİLEKÇESİ
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI EZAN ÖLÇÜM DİLEKÇESİ
Ezanın tarihçesi özeti
Ezan kelimesi dilimize Arapçadan geçmiştir. Dinlemek, duymak, bilgilendirmek anlamına gelen ezan kelimesi, İslami kaynaklara göre ilk olarak 7. yüzyılda Muhammed’in emriyle Bilal Habeşi’ye (Habeşistanlı Bilal) okutturulmuştur. Yine İslami kaynaklara göre, insanları ibadete çağırmak için çan çalmak, boru üflemek, ateş yakmak gibi yöntemler tartışılsa da reddedilir. Abdullah bin Zeyd adlı sahabenin rüyasında ezanı görmesiyle bunun Allah tarafından bir işaret olduğu iddia edilir, böylece insan sesiyle ibadete çağırmak, yani ezan kabul görür.
Mezheplere göre ezanın içeriği de değişir. Ülkemizde daha çok Sünni mezhebine mensup Müslümanların ezanı okunur, ama hepsinde, Allahın diğer ilahlardan daha kudretli olduğu ve Muhammed’in onun elçisi olduğu mesajı vardır. Buradan hareketle günümüzde ezanın sadece ibadete çağırma aracı olmadığını görüyoruz: Ezanın duyulduğu her yer Müslümanlar tarafından manevi olarak fethedilmiş sayılır. Başka dini inançları benimseyenlere veya inançsızlara beş vakit Allahın egemenliği altında yaşadıklarını hatırlatma, daha doğrusu zorla kabul ettirme aracı olarak kullanılır.